29 Aralık 2015 Salı

VAROLUŞ NEFES KOÇLUĞU EĞİTİM PROGRAMI

                          

 2016 OCAK NEFES KOÇ EĞİTİM PROGRAMINA BAŞLIYORUM
Sevgili Nefes Dostları,
Beraber çalıştığımız nefes seanslarından sonra  Nefes Koçluğu Eğitimi almak isteyenler için ;
2 aylık Nefes Koçluğu eğitimi programı;1 ayın 2 hafta sonu yapılacak 2 ay sürecek toplam 30 saatlik nefes koçluk eğitim programı ilgilenenler ayrıntılı bilgi icin beni arayabilir.
Yer : Suadiye
Gülin Sarıyiğit
Tel : 0 532 665 41 15


26 Aralık 2015 Cumartesi

30 ARALIK 2015 ÇARŞAMBA GÜNÜ SAAT 19:30 – 21:30 YENİ YIL NİYET BELİRLEME ÇALIŞMASI VE GRUP NEFES SEANSI




Yeni yıla girerken Yaşam çarkımızı hazırlayıp yeni yıl niyetlerimiz ile nefes alarak giriyoruz..
Çalışma Süresi: 2 Saat
Grup nefes Seansı : 7 kişi ile sınırlıdır .
Nefes Terapisti
Gülin SARIYİĞİT
Yer : Suadiye
Tel : 0 532 665 41 15
Mail : sariyigit@hotmail.com
Yaşam Çarkı Çalışması
Yaşam çarkınızda neler var ?
Sahip olduklarınızın, bedensel, ruhsal, zihinsel durumunuzun, potansiyelinizin farkında mısınız ?

Kendinizle iletişiminiz yeterli mi ?


Nefes Seansı

Niyetlerimizi belirledikten sonra, Bir saatlik nefes seansında, kişi bir nefes terapisti eşliğinde sürekli derin, tam ve bağlantılı nefes alır. Bu sırada nefes terapisti kişinin bedeni üzerindeki enerji noktalarını uyararak ve çeşitli olumlamalarla seansa rehberlik eder.
Seans meditatif bir dinlenme süreciyle sona erer.

20 Aralık 2015 Pazar

OCAK AYI GRUP NEFES SEANSI PROGRAMI




OCAK AYI GRUP NEFES  SEANSI PROGRAMI
4 Ocak 2016  Pazartesi Akşam 19:30  - 21:00 Grup Nefes Seansları
6 Ocak 2016 Çarşamba Akşam 19:30 – 21: 00  Grup Nefes Seansları
9 Ocak 2016 Cumartesi Gündüz 14:00 – 16:00  Grup Nefes Seansları
11 Ocak 2016 Pazartesi Akşam 19:30 -21:00 Grup Nefes Seansları
13 Ocak 2016 Çarşamba Akşam 19:30 – 21:00 Grup Nefes Seansları
18 Ocak 2016 Pazartesi Akşam 19:30 -21:00 Grup Nefes Seansları
20 Ocak 2016 Çarşamba Akşam 19:30 – 21:00 Grup Nefes Seansları
23 Ocak 2016 Cumartesi Gündüz 14:00 – 16:00  Grup Nefes Seansları
25 Ocak 2016 Pazartesi Akşam 19:30 -21:00 Grup Nefes Seansları
27 Ocak 2016 Çarşamba Akşam 19:30 – 21:00 Grup Nefes Seansları




 Varoluş Nefesi Grup Nefes Seansı ( Katılım 7 kişi ile sınırlı )

Nefesinizi Değiştirin, Yaşamınız değişsin!

Hayatınızda kişilerle hep aynı sorunları mı yaşıyorsunuz (arkadaş, eş, patron vs) ? 

İlerlemek istediğiniz halde ilerleyemiyor musunuz? 

Sabahları yeterli sürede uyumanıza rağmen yorgun mu kalkıyorsunuz? 

Akşamları uyku ilacı almadan uyuyamıyor musunuz? 

Süregelen bir mutsuzluk ve yorgunluk mu hakim? 

Kendinizi olduğunuzdan yaşlı mı hissediyorsunuz? 

Sürekli fiziksel ağrı mı çekiyorsunuz? 

Sık sık nezle, grip mi geçiriyorsunuz? 

O zaman doğru nefes almıyorsunuz! 

Varoluş Nefes tekniğiyle bu sorunlara çözüm getiriyoruz…



Varoluş Nefes ile fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak tam bir dönüşüm yaşarsınız… 



FİZİKSEL OLARAK; Oksijen oranında artma ile hücre yenilenmesi, şifa, gençlik, denge, sağlık, metabolizmanın hızlanması, toksin atma, geçmişten özgürleşme, enerji, yüksek frekans,güçlü kaslar, güçlü bağışıklık sistemi, dinçlik…

ZİHİNSEL OLARAK; Negatif çekirdek inançların ve geçmişin temizlenmesi, netlik ve huzur, şuan farkındalığı, negatif koşulların kalkması, geniş bir bakış açısı, pozitif düşünce, zeka gelişimi, algıda artış… 

DUYGUSAL OLARAK; Duygularla barışma, hayattan zevk alma, huzur, ferahlık, korkuların, kalıpların, tanımların, limitlerin ötesine geçme, sakinlik, dinginlik, anlayış, egosal güçle kaynağın gücünün yer değiştirmesi, kolaylık, koşulsuz sevgi, kucaklama…

RUHSAL OLARAK; Kaynakla bir olma hali, yaratıcı güce açılım, evrensel akış, “Mucize bilincinde” olma, koşulsuz sevgiye açılım, neşe…
Varoluş Nefesten Kimler Faydalanabilir?
Sınav kaygısı, Odaklanma Sorunu, Şeker Hastalığı, Sigara ve alkol vb zararlı madde bağımlılığı, otorite ve ebeveyn ile ilişkileri kanser, astım, baş ağrısı/migren,  depresyon, hazım sorunları, kronik yorgunluk, kısırlık, uykusuzluk,  kalp bozuklukları,  korkular,  PMS (regl öncesi sendrom), panik atak, stres ve alerjiler. 



Siz de kendinizi ertelemeyin ve merkezimizde yapılan doğal nefes seminerimizde doğal nefesin ne olduğunu, nasıl almamız gerektiği hakkında bilgilenerek, uygulayacağımız nefes seansı ile hayatınıza bolluğu, bereketi, aşkı, sevgiyi, zevki, mutluluğu, huzuru, başarıyı çekeceğiniz bir başlangıç yapın, yerinizi ayırtın!
Nefes Terapisti
Gülin SARIYİĞİT

Merkez : Suadiye Mah. Ayşe Çavuş Cad.Bina No:11 /1 Meriç Apt SUADİYE
Tel  : 0532 665 41 15 




Nefes terapisi seansları bir nefes eğitmeni eşliğinde yapılır ve seans kişinin hayatında yolunda gitmediğini düşündüğü konular hakkında sorular sorarak farkındalık kazandırmayı hedefleyen yaşam koçluğu ile başlar.
Bu çalışma ile, kişinin nefes seansı öncesi kendisiyle ilgili hem bir farkındalık kazanması hem de bundan sonra hayatını yeniden yapılandırmak üzere bir eylem planı yapması amaçlanmaktadır.
Yaşam koçluğu sonrası yapılan nefes terapisi seansıyla kişinin düşük enerjili duygusal ve ruhsal durumdan çıkarak, yüksek enerjilere açılması hedeflenmektedir.
Öncelikle kısa bir nefes analizi yapılarak, nefesimizdeki  blokajların hayatımıza nasıl yansıdığı ile ilgili konuşulur ve arkasından bir saatlik tam bir nefes seansı yapılır.
Her nefes terapisi seansının kendine özgü bir hikayesi vardır ve her biri kişinin daha derin seviyedeki duygusal ve zihinsel blokajlarını yüzeye çıkarır.
Bir saatlik nefes seansında, kişi bir nefes eğitmenliği eşliğinde sürekli derin, tam ve bağlantılı nefes alır. Bu sırada nefes eğitmeni kişinin bedeni üzerindeki enerji noktalarını uyararak ve çeşitli olumlamalarla seansa rehberlik eder.
Seans meditatif bir dinlenme süreciyle sona erer.
Seanslar yaklaşık 2 saat sürer.
Merkezimizde hem birebir bireysel seanslar, hem de grup çalışmaları yapılmaktadır.

Merkez : Suadiye Mah. Ayşe Çavuş Cad.Bina No:11 /1 Meriç Apt SUADİYE
Tel  : 0532 665 41 15




2 Kasım 2015 Pazartesi

Nefes Terapisi Nedir?

Nefesinizi Değiştirin, Yaşamınız Değişsin!
Doğal nefes, yaradılışımızla birlikte getirdiğimiz karından başlayıp tüm solunum sistemimize dağılan, doğal, tam ve bağlantılı nefestir.
Koşulsuz, sınırsız ve sonsuz ruhumuzu ölümlü bedenimizde tutmamızı sağlayan tek araçtır.
Yaşadığımız öfke, kızgınlık, korku gibi duygular nefesimizi tutmamıza ve zamanla yanlış nefes alışkanlıkları geliştirmemize neden olur. Nefes kapasitemizi kullanma oranımız azaldıkça yaşamımızda o kadar Öz’ümüzün doğasında olmayan durumlar deneyimlemeye başlarız..
Nefes kapasitemizi tam olarak kullanmaya başladığımızda ise bedenimize giren oksijen miktarının da artmasıyla birlikte, kendimizi daha dinç, sağlıklı ve daha enerjik hisseder ve yaşadığımız hayattan daha çok tatmin olmaya başlarız.
 Kişi yaklaşık 40-45 dakika boyunca derin, tam ve bağlantılı nefes alır ve bedenindeki fiziksel, duygusal ve ruhsal tüm blokajlar su yüzüne çıkmaya başlar ve kişi ciddi bir arınma sürecine girer. Sonrasındaki 10-15 dakikalık meditatif bir dinlenme süreci vardır.
Unutmayın, nasıl nefes alıyorsak öyle yaşıyoruz!
                                                www.nefesterapisi.net
                                                        Gülin SARIYİĞİT
                                                  Tel : 0 532 665 41 15

1 Kasım 2015 Pazar

ERİL VE DİŞİL ENERJİ DENGESİ



DENGESİZ DİŞİL ENERJİ NASIL OLUR?

Kurban rolünü oynar. Saçını süpürge eder.  Hayat ona mutluluk borçlu gibi davranır.

DENGELİ DİŞİL ENERJİ NASIL OLUR ?

Her hal ve şartta her insan deneyimini onurlandırma,
Kabul edemeyeceği deneyim yok.
Hiçbir şeye direnç koymaz.
Alır ve dönüştürür.
Deneyimi onurlandırır.

DENGESİZ ERİL ENERJİ NASIL OLUR?

Kontrol, Güç, Rekabet, Hırs, Mükemmeliyetçilik,  Sonuç Odaklı, Güvensiz, Güvenlik kaygılı,
Hapşırık tadında zevkler, köklenememe,

DENGELİ ERİL ENERJİ NASIL OLUR ?
Nedensizce güven verir.
Bir yere götürmek istediğinde onunla gitmek istersiniz.
 Sorumluluk almaktadır.
Vizyonerdir.
Gel birlikte yapalım der.
Aynı ortak alanda adanmış şekilde ilerliyor.
Birlikte yaratır.
El ele yürür.
Cesurdur.
Cesaret teklif eder.
Onun yanında güvende hissedersin.
Dengeli eril enerji ile birlikte gittiğinde yön duygun gelişir.


Hürriyet Kalalı derslerinden alıntı

31 Ekim 2015 Cumartesi

GÜLMEK

"Gülme, kadın cinselliğinin gizli tarafıdır; fizikseldir, temeldir, tutkuludur, hayat vericidir ve bu yüzden uyarıcıdır. Jenital uyarılma gibi bir hedefi olmayan bir cinsellik türüdür. Sadece o an için, bir sevincin cinselliğidir; özgürce uçan, yaşayıp ölen ve kendi enerjisiyle yeniden yaşayan hakiki ve şehevi bir sevgidir. Kutsaldır çünkü fazlasıyla iyileştiricidir. Şehevidir çünkü bedeni ve onun duygularını uyandırır. Cinseldir çünkü heyecan vericidir ve haz dalgalarına neden olur. Tek boyutlu değildir; çünkü gülme, insanın kendisi kadar başkalarıyla da paylaştığı bir şeydir. Bir kadının en vahşi cinselliğidir."
-Clarissa P. Estés-

30 Eylül 2015 Çarşamba

MATRIX - KIRMIZI HAP MI, MAVİ HAP MI?


Kırmızı hapı yuttun mu bir kere geri dönüşü yok...Gerçeğini özüne yolculuktan vazgeçemezsin :)

21 Eylül 2015 Pazartesi

NEDEN MUTSUZ OLDUĞUNUZU BİLMEYE HAKKINIZ VAR

https://www.youtube.com/watch?v=8HPsMiLnPOo&feature=youtu.be

HUZURSUZ BACAK SENDROMUNUN BİLİNÇALTI NEDENLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ




-Planlanan şeyleri hayata geçirememek.
-Zamanı ve enerjiyi boşa harcamanın suçluluk duygusu.
-Monoton yaşamdan sıkılmak ama birşey yapamamak.
-Sorumluluk taşımak istememek.
-Vücudda biriken stres yükü.
– Bazı aile bireylerine duyulan bilinçaltı tepki şeklindedir.
Önerilen Tedavi Yöntemleri
- Nefes Seansları ile Tedavi          : Nefes seanslarında kişiyi anda olmaya odakladığımız, nefesle kişiyi rahatladığımız için vücudunda biriken stres yükü biter. Bilinç altındaki öfke ve kızgınlık duyguları nefes seanslarında  azaltılır.Affetme ve teslimiyet çalışmaları ile  bilinç altındaki tepkisel davranışlar, etkisel davranışlara dönüştürülür.
– Yürümek ve germe hareketleri: Huzursuz bacak sendromu belirtilerini hafifletmek için en etkili yollardan biri yürüyüş yapmaktır. Düzenli yürüyüşler yapılabilir. Gün boyunca orta dereceli egzersizler ve açma germe hareketleri yapılabilir. Bu egzersizler özellikle aşil tendonu, uyluk ve baldır bölgesindeki ağrıların hafifletilmesi için yapılabilir.
– Sıcak ya da soğuk kompres: Isıtma pedleri ya da sıcak banyolar ve sıcak kompresler bazı kişilerde huzursuz bacaklar sendromu belirtilerini rahatlatır. Bazılarında ise buz torbası ve soğuk duş etkili olmaktadır. Kişi ağrılarına hangi uygulamanın iyi geldiğini deneyerek bulabilir.
– Masaj yaptırmak: Rahatlatıcı bir ayak masajı huzursuz bacak sendromu belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir.
– Kas masajı: Kas gerginliklerini gidermek için de masaj yapılabilir. Bu şekilde kaslar yumuşatılır. Masaj kan akışını hızlandırır ve ağrıyı gidermeye yardımcı olur.
– Papatya çayı huzursuz bacağa iyi gelirmi: Papatya çayı yatıştırıcı ve sakinleştirici etkisi ile huzursuz bacak sendromu belirtilerini hafifletmek için kullanılabilir.
– Zihni meşgul etmek: Beyni uyarmak oldukça önemlidir. Kitap okumak ya da su doku gibi bulmacalar çözmek zihnin meşgul olmasını sağlayabilir.
– Rahat bir yatakta uyumak: Uyunan yer de uyku kalitesini etkileyebilir. Kanepede ya da rahatsız bir yerde uyunduğunda bacaklarda ağrı ve yanma hissi oluşabilir.
– Huzursuz Bacak Sendromuna İyi Gelen Besinler Tüketilmeli: Özellikle Çörekotu, ıspanak, ve diğer yeşil yapraklı sebzeler gibi demir açısından zengin yiyecekler huzursuz bacak sendromunun gece nöbetlerini önemli ölçüde gidermektedir. Magnezyum bakımından zengin gıdalar da huzursuz bacağa iyi gelmektedir.
– Huzusuz Bacak Sendromuna Neden Olan Yiyecekler ve İçecekleren Uzak Durmak: Özellikle kafeinli içecekler, alkol, nikotin, aşırı egzersiz yapmak, mide bulantısı ilaçları, antihistaminik ilaçlar, antidepresanların bazıları gibi bir takım etkenler huzursuz bacak sendromunu tetiklemektedir.
Huzursuz bacak sendromu söz konusu ise kişiye özel uygun bir check-up yaptırılması önerilir. Bacak ağrılarının nedeni tam olarak bulunmalıdır. Huzursuz bacak sendromu ciddi uyku sorunlarına neden olabilir. Çok ciddi bir hastalık olmasa da uzun vadede kişinin genel sağlığını olumsuz etkileyebilir. Huzursuz bacak sendromuna bağlı ağrılar siyatik ve diğer hastalıklara bağlı ağrılar ile karıştırılabilir. Öncelikle bir doktora başvurulması gerekir. Huzursuz bacak sendromu için ilaç tedavilerinin yanı sıra bitkisel çözümler de uygulanabilir. Bitkisel çaylar tüketilebilir. Papatyanın yanı sıra rezene ve adaçayı gibi bitkisel çaylar tercih edilebilir. Eğer bacaklarda şiddetli ağrı, yürümede güçlük ya da bacaklarda cilt üzerinde morarmalar oluşuyorsa mutlaka en kısa süre içerisinde bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Nefes Terapisti
Gülin Sarıyiğit
www.nefesterapisi.net
Tel : 0 532 665 41 15

Nefesinizi değiştirin, Yaşamınız değişsin!



·         Bedenimizde biriken toksinlerin %70′inin nefes ile atıldığını,
·         Oksijen yetersizliğinin kanserin ve diğer anaerobik hastalıkların (oksijensiz hücrelerde barınabilen hastalıklar) gelişmesine yardımcı olduğunu,
·         Nefes alma kapasitemizin sadece %30′unu kullanıyor olduğumuzu,
·         Oksijenin kandaki ph değerini dengeleyip, hafıza ve metabolizma hızını arttırdığını, tansiyonu dengelediğini ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini,
·         Korku, endişe, heyecan, öfke gibi durumlarda bilinçsizce tuttuğumuz nefeslerin bedenimizde blokajlara yol açıp, tıkadığını,
·         Beynimizin tüm bedenimizdeki oksijen oranın %20′sine ihtiyacı olduğunu,
ve en önemlisi nefes alışkanlıklarının "NEFES" çalışmaları ile düzenlenebileceğini… Biliyor muydunuz?


Nefes’in Faydaları:

Dogru Nefes tekniği, insan bilincinin deneyimleyeceği her alanda dönüşümü sağlar.

Fiziksel olarak: Dogru Nefes sınırlı nefes alışkanlıklarını açıp temizler.
·         Daha iyi sağlık, detoksifikasyon kapasitesinin artışı
·         Daha çok enerji, artan nefes
·         Daha çok denge, güç ve bağışıklık

Duygusal ve zihinsel olarak: Nefes bilinçaltını temizler.
·         Stresi çözer ve rahat tepki vermenizi sağlar.
·         Hücresel hafızadaki geçmişe ait travmalar temizlenir. Öfke, korku, tedirginlik, suçluluk ve üzüntü gibi bastırılmış duygular temizlenir.
·         Değişimi kolay kabul etme, olaylara daha geniş bakış açısı ile bakma hali kazanılır.
·         Sezgisel Akla yönelme ve Daha iyi ve Yenilikçi Karar Alma
·         Karar veremediğiniz konular daha açık ve görünür hale gelir.
Ruhsal düzeyde: Nefes bizi bilincin daha yüksek seviyelerine bağlar.
·         Allah tarafından sürekli desteklendiğimizi hissederiz.
·         Allah’a Teslimiyet duygumuz artar.
·         Birlik hissinin oluşmasını getirir.
·         Ruhsal hediyeleri tam olarak anlamamızı sağlar.
·         Nefes daha çok sevgi, neşe ve “kendini iyi hissetme” sunar.

Ayrıca dogru Nefesin bağımlılık/ rehabilitasyon, sigara, görmede düzelme, kanser, astım, doğum, baş ağrıları ve migrenler, depresyon, sindirim problemleri, sürekli yorgunluk, uykusuzluk, kalp sağlığı, korkular, panik ataklar, stres, cilt sorunları gibi konularda da etkili olduğu gözlemlenmiştir.

Sağlıklı, enerji dolu ve huzurlu bir yaşamı nefesinizle keşfedin...

Nefesinizdeki limitlerle birlikte, yaşamınızdaki limitlerin de kalktığı yepyeni bir başlangıç...

Yeni bir nefes,
Yenilenmiş bir beden,
Pozitif bir zihin,
Sevgi ve huzur dolu bir kalp... için

Bol bol nefes alın….
Nefes Terapisti
Gülin Sarıyiğit
Tel : 0 532 665 41 15

NEFES TERAPİSİ FAYDASI NEDİR ?


Kişide fiziksel, zihinsel ve duygusal bütünlük sağlayarak, kişinin öz gerçekliğini ortaya çıkaran ve ruhsal gücünü artıran, güçlü bir arınma ve şifa tekniğidir.
Fiziksel Düzeyde Yapılanma- Nefes sınırlı nefes alma modellerini açar ve temizler:
Vücudun toksinlerden arınma kapasitesini arttırır
Solunum sistemini geliştirir ve zindelik kazandırır
Kişisel dengeyi arttırarak dayanıklılık ve bağışıklık kazandırır
Kaslarımız güçlenir.
Kendimizi daha enerjik, canlı hissederiz.
B- Duygusal Ve Zihinsel Düzeyde Yapılanma - Nefes bilinçaltını temizler:
Stresi ortadan kaldırır, huzur duygusu yaratır
Hücre belleğinde kayıtlı eski travmaları siler
Öfke, korku, endişe, suçluluk ve keder gibi bastırılmış duyguları temizler
Hayatınıza neşe getirir.
Farkında lığımız artar, olaylara daha net bakarız.
Daha pozitif bir bakış açısına sahip oluruz.
Daha çok şimdiki anda oluruz.
Daha dengede, yapıcı oluruz.
Affetme duygumuz artar.
Doğum Travması çözümü
C- Ruhsal Düzeyde Yapılanma - Nefes bizi bilincin daha yüksek seviyelerine bağlar:
Yüksek benliğimizle bağlantı oluşturur
Birlik bilincini yaratır
Ruhsal hediyeleri tam olarak alabilmemizi sağlar
Sevgi duygumuz artar.
Akışta bir hayatımız olur. Hiç bir şeyi zorlayarak elde etmeyiz.
Nefes tüm bu iyileşmelerle birlikte, aynı zamanda yaşamınıza, hayat amacınızla uyumlu olan bolluk ve bereketi getirir. Evrensel yasalardan biri olan Çekim Yasası`nın işleyişini siz farkında olmasanız bile engelleyen bilinçaltı olumsuz inanç ve kalıplarınızdan arınarak, yaşamınıza çekeceğiniz güzelliklerin de temelini atmış ve en önemlisi de bunun için kendinizi hazırlamış olursunuz. Yaşam amacınızla uyumlu olan tüm istek ve niyetleriniz de yaşamınıza bir anda akmaya başlar.
Nefes metodu ile ortadan kalkan veya düzelmeye başlayan hastalıklar:
Sigara ve alkol vb zararlı madde bağımlılığı, kanser, astım, baş ağrısı/migren, depresyon, hazım sorunları, kronik yorgunluk, kısırlık, uykusuzluk, kalp bozuklukları, korkular, PMS (regl öncesi sendrom), panik atak, stres ve alerjiler.
NEFES TERAPİSİ NASIL YAPILIR?
Nefes tekniğinin önceliği, solunum sistemimizin açılmasıdır. Bu da, alt karın bölgesinden başlanarak, mide bölgesinden (solar pleksus) geçer ve göğsün üstüne ulaşır. Bu bölgeler birbirine bağlanırsa, insanın aldığı oksijen düzeyi en uygun düzeye yükselir.
Nefes Terapisi ağızdan nefes alınıp, ağızdan nefes verilerek yapılır. Nefes seansı yatırılarak yapılır. Nefes gitmeyen bölgelere olumlamalar söyleyerek kişinin pozitife odaklanması sağlanır.
Tel : 0 532 665 41 15
Nefes Terapisti


19 Eylül 2015 Cumartesi

GÜLİN SARIYİĞİT : NEFES TERAPİSİ SEANSLARINDA NE YAPILIR ?

GÜLİN SARIYİĞİT : NEFES TERAPİSİ SEANSLARINDA NE YAPILIR ?: nefes terapisi seansları kişinin hayatında yolunda gitmediğini düşündüğü konular hakkında sorular sorarak farkındalık kazandırmayı hedefleye...

14 Eylül 2015 Pazartesi

16 EYLÜL ÇARŞAMBA 19:30 RUHSAL DÖNÜŞÜM ATÖLYESİ KADIKÖY ÜCRETSİZ NEFES TANITIMI

Önümüzdeki günlerde açılacak olan nefes atölyemizde neler deneyimleyeceğiniz ile ilgili uygulamalar, alıştırmalar ve tanıtım içeriren ücretsiz bir etkinliktir. Nefes terapistimiz Gülin Sarıyiğit tarafından verilecektir. İşinizin yorgunluğunu üzerinizden atmak için harika bir fırsat olacaktır.

Nefes Terapisi Nedir?

Bedenimizde biriken toksinlerin %70′inin nefes ile atıldığını,
Oksijen yetersizliğinin kanserin ve diğer anaerobik hastalıkların (oksijensiz hücrelerde barınabilen hastalıklar) gelişmesine yardımcı olduğunu,
Nefes alma kapasitemizin sadece %30′unu kullanıyor olduğumuzu,
Oksijenin kandaki ph değerini dengeleyip, hafıza ve metabolizma hızını arttırdığını, tansiyonu dengelediğini ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini,
Korku, endişe, heyecan, öfke gibi durumlarda bilinçsizce tuttuğumuz nefeslerin bedenimizde blokajlara yol açıp, tıkadığını,
Beynimizin tüm bedenimizdeki oksijen oranın %20′sine ihtiyacı olduğunu,
ve en önemlisi nefes alışkanlıklarının "NEFES" çalışmaları ile düzenlenebileceğini… Biliyor muydunuz?

Nefesinizi değiştirin, Yaşamınız değişsin!

Nefesin bağımlılık/ rehabilitasyon, sigara, görmede düzelme, kanser, astım, doğum, baş ağrıları ve migrenler, depresyon, sindirim problemleri, sürekli yorgunluk, uykusuzluk, kalp sağlığı, korkular, panik ataklar, stres, cilt sorunları gibi konularda da etkili olduğu gözlemlenmiştir.

Sağlıklı, enerji dolu ve huzurlu bir yaşamı nefesinizle keşfedin...

Nefesinizdeki limitlerle birlikte, yaşamınızdaki limitlerin de kalktığı yepyeni bir başlangıç...

Yeni bir nefes,
Yenilenmiş bir beden,
Pozitif bir zihin,
Sevgi ve huzur dolu bir kalp... için
"NEFES" Tanıtım Çalışmasına hemen şimdi kaydınızı yaptırın...

● Uzmanımız Gülin Sarıyiğit ayrıca bireysel-özel seanslar da yapmaktadır. Arzu ederseniz, bireysel özel seans için ayrıca irtibat kurabilirsiniz..


Kayıt ve Bilgi icin:
Ruhsal Dönüşüm Atölyesi
Tel: 0532 069 76 12

Adres: Caferağa Mh. Sakızgülü Sk. Taranto Apt. No:7 Kat:1 Kadıköy 34710 İstanbul, Türkiye
REDDEDENLER

2 Eylül 2015 Çarşamba

Seks ama nasıl seks? Hürriyet KALALI

Seks ama nasıl seks?
Seksüel ihtiyacın sonraki nesillerin yaratılması ve hayatın devamlılığı için doğa tarafından yaratıldığını biliyoruz.

Bir arslan, bir kurt ya da bir insan fark etmez, çiftleşme vakti geldiğinde tamamen güdüleri tarafından ele geçirilir. Bu yönelim öyle güçlüdür ki, bu uğurda hayatını rahatlıkla riske edebilir.

Cinsel yönelim, sosyal düzeni tehdit eder. Testosteron seviyesi kritik düzeylere yükseldiğinde, bir erkeği kontrol etmek neredeyse imkansızlaşır. Dişi için de durum çok farklı sayılmaz. Fark sadece dışa vurumun niteliğindedir. Dişi döllenmek yoluyla rahatlayarak dengeye gelmek ister. O yüzden seksüel paylaşım ve döllenme eksikliği kadında huzursuzluk ve dengesizlik olarak kendi gösterecektir. Kadınların iyi bir sevişme sonrası gevşeyip rahatlamaları ve dengelendiklerini sıkça söylemeleri bu yüzdendir. Sadece sekse varmayan sevişme bile kadının enerjisini bir nebze de olsa dengeleyebilmektedir. Erkek içinse boşalma şarttır.

Seksin nesillerin devamlılığı ve hayatın kendini koruması için bir refleks olduğunu görmeliyiz. Erkekler dölleme güdüsüyle kadınlar da doğurma güdüsüyle baskılanmışlardır. Bu baskıya boyun eğmemiz için, doğa, güçlü ve kontrol edilemez bir haz beklentisi yaratır. O kadar güçlüdür ki bu baskı, asla göremeyeceğin riskleri rahatlıkla görürsün!

Doğada insanlık ailesi de dahil, cinsel tatmin koşulları engellenirse, sosyal düzen, kendini yok olmak tehdidi altında bulacaktır. Çünkü bilinç dışı seviyede zaten yok olacağını bilecek ve tepki verecektir.
ARADAKİ FARK!
Doğadaki diğer canlılarla insan arasında bir fark var. Daha doğrusu bu fark evrimsel yolculukta yavaş yavaş oluştu. Bu fark nedir?

İnsan seksi yeni nesilleri üretmekle sınırlamayıp tüm zamanlara yaymak istiyor. Ondan aldığı zevki daha çok ve sık yaşamak istiyor. Öyleyse ilk sorumuz bu olmalı Neden? Neden insan diğer canlılarda olduğu gibi, biyoritmik bir ihtiyaca tepki vermekle yetinmiyor, ki bu baskı, yani biyoritmik baskı insanda da hükmünü sürdürmekte. Neden, bu baskının olmadığı büyük zaman aralıklarında da insan seks yapmayı istemekte ve yapmakta!

Bu sorunun cevabını, insanın evrimsel yolculuğunun kazandığı yeni  yöne bakarak bulabiliriz sanıyorum.

İnsan bu dünyadaki,  kendinin farkında olan ve ölümlü olduğunun da farkında olan tek tür. Her canlının doğmakla ölümü garantilediğinin farkında ve her gün ölümün biraz daha yakınlaştığının da. Ve insan bu yüzden var oluşunun gizemini çözmeye çalışıyor. Neden var olduğunu, var oluşun neden var olduğunu ve bütün olanların ne anlama geldiğini bilmek istiyor. Bir varmış bir yokmuş olan hayatının bir anlamı olsun istiyor. İnsan, uzun zamanlar boyunca dikkatini bu alana verdi.

Elinde olan ise, bu konuyu çözdüğünü iddia eden birkaç insanın kendi öznel deneyimlerini kitlelerle paylaşmasından ibaret. Ve insan, bir cevaba ihtiyaç duyduğu için, bu öznel aktarımların kendisine hitap edenlerinden esinlenerek inanç yapıları kurdu. Ve inanmak rahatlatıcı bir psikolojiye izin verdi ve insanın ölümü kabullenmesi kolaylaştı.
BİLİNCİ HAZLA VE ACIYLA UYUŞTURMAK
Fakat yine de geniş kitleler, bunun sadece plasebo etkisi olduğunun farkındalar. Bu farkındalıkla yüzleşmek istemedikleri için de yeni bir yol buldular. Bilinci sorgulama seviyesinin ötesine düşürmek için onu hazla ve acıyla uyuşturmak. İşte insanlığın hazzı ve acıyı uç noktalarda deneyimlemek istemesinin asıl nedeni budur. Ölümü hatırlamamak, evrensel soruları hatırlamamak için!

Seksin istismar edilmesi ve birbirimizi haz nesnelerine dönüştürmemiz bu temele dayanır. Hazza gömüldüğümüz kısacık anlarda, kendimizi, dünyayı, her şeyi unutmaktayız. Ve meşum kaderimizi de.

O yüzden, seks, öz şehveti ayaklandırmak ve hazda kaybolmak için bir yol olarak kullanıldı. Partnerlerin birbirine zevk verme esasına dayanan bu seks biçimi, bugün dünyada yaygınca kabul görmektedir. O kadar ki, seks psikologları, sağlıklı bir seksi tam da böyle tanımlamakta ve danışanlarına birbirine zevk verme yollarını öğretmektedir.

Nedense, en başarılı metotlar ve tekniklerle; en başarılı uyaranlarla alınan hazlar bile yeterli gelmemekte ve partnerlerin daha fazla uyarılma ve daha fazla fanteziye ihtiyaç duymalarının önüne bir türlü geçilememektedir.

Çünkü öz şehvet, kendi kapalı birimini infilak ettirinceye kadar zevkle doldurmaya teşvik eder. Öz şehvetin amacı, ölümle yüzleşmemek için varlığını parçalamaktır. Bireysel farkındalığı yok etmek en dip amacıdır öz şehvetin. Cevapsız soruların sorulmaya başlaması yerine yok olmayı tercih eder çünkü.

Bu tip bir sekste, partnerler birbirinin mastürbasyon nesnesidirler. Birbirlerine haz vermeyi, aydın, uygar bir insan olmanın gereği sayarlar. Partnerlerin arasında herhangi bir ruhsal etkileşim yoktur. Orgazma sürüklenmek için bilinçli olarak birbirini kullanmak vardır.
ORGAZM HEDEFİ!
Buradaki kritik sözcük orgazmdır. Orgazm anı ne kadar kısa sürerse sürsün, bilincin bu kısa anda zihinsel akışı durur ve iç söyleşisi de durur. Bu birkaç an için, dünyada hiçbir şeyin önemi kalmaz. Vücudun devinmesine ve sonraki haz spazmlarına bağlı olarak bir gevşeme dönemi yaşanır. Bu gevşeme, her şeyin yolunda olduğu ve sağlıklı bir şey yaptıkları izlenimini uyandırır. Bu tip bir seks doğal algılanır ve doktorlar tarafından neredeyse ilaç niyetine önerilir. Belli aralıklarla yapılmalıdır ve sağlıklıdır. Belli aralıklarla yapılmıyorsa yanlış giden bir şey var demektir. Ve orgazm hedefi  mutlaka tutturulmalıdır. Orgazm başarılıyorsa, seks başarılı demektir.

Bu tip bir seksteki problem, partnerlerin birbirini hissetmesinin önemli olmayışıdır. Hatta gerekli olmayışıdır. Hatta sekste empatinin, asıl amacı, yani orgazm amacını zora bile sokabileceğidir. Bu yüzden modern seks, öz şehvetin doyurulması için yapılan empati dışındaki bir empati tipine ilgisizdir.

Seks, partnerlerin ilişkilerindeki empati seviyesinin turnusol kağıdı gibidir. Gündelik hayatınızdaki empati seviyeniz ne ise onu seks sırasında açıkça göreceksiniz. Partnerler çoğunlukla güdülerinin baskısıyla ya da ilişkiye sürdürmek zorunluluğu baskısıyla sekse savrulurlar. Onun için de seks sırasında bilinçli değildirler. Bilinçli olmayı diğerine zevk verebilmek için doğru şeyleri yapmak olarak anlarlar.

Partnerin zevk alırken onu seyretmek, bedenini bir mastürbasyon nesnesi olarak kullanmasına izin vermek, zevkten bilincini kaybettiğini görmek, dış gözlemde kalmak, bir deneyimdir elbette. Libidonun yüksek olduğu ve cinsel bedenimizi daha iyi tanımak istediğimiz zamanlarda, öz şehveti deneyimlemek ve partnerimizle bir dolu seks fantezisini paylaşmak keyiflidir elbette. Fakat çok hızlı bir biçimde fark ederek bu dönemi kapatmazsak ve seksi orta ve ileri yaşlarda böyle anlamaya ve yaşamaya devam edersek, elimizde pimi çekilmiş bir bomba tutuyoruz demektir. Çünkü hızla anlarız ki, gerçek bir ilişkinin antitezi tam da budur. Ve partnerler, gerçekten ilişki kurmanın bir yolunu bulamazlarsa, partner değiştirip tek bildikleri yolu uzatmaya çalışacaklardır.

Birbirine zevk vermek ve verirken dışarıda kalmak, ya da ayrı ayrı diğerinin bedeninden zevk almak temelinde gelişen seksi tümüyle geride bırakmanızı öneriyorum.
İLK KURAL: ZEVK ALMADIĞINIZ HİÇBİR ŞEYİ YAPMAYIN!
Eşinizin zevk aldığı ama sizin o mutlu olsun diye kabullendiğiniz her fantezi ilişkinizi zehirliyor. Zevk vermek kendi başına zevk almaya yol açmaz. Kendini iyi hissetmekle, zevk almayı karıştırmayalım lütfen. Sevdiğimiz varlığa zevk vermek bizde memnuniyet hissi yaratabilir ya da yeterlilik hissi. Ama bu memnuniyet hissini ve sahte yeterlilik hissini reddetmemiz gerekiyor. Partnerinize kendini iyi hissettirmenizin bedeli, bu alışkıya onu tutsak etmeniz ve bu tutsaklıkla beslemenizdir ki, bu durum en sonunda elinizde patlayacak sahte bir kontroldür.
İKİNCİ KURAL: SEKSİ ORGAZM HEDEFİNDEN ÖZGÜRLEŞTİRİN!
Partnerler, orgazmlarının peşine düşmekten, onu çoğaltmak ve uzatmak gibi hedeflerden özgürleştiğinde, birbirini hissetmek için yeterli enerjiye sahip olacaklardır. Bu önemli bir aşamadır. Çünkü orgazm seksin başarısı kabul edildiğinden, orgazmla sonlanmayan seksin başarısız olduğu düşüncesi bizi ele geçirecektir. Yeni bakış açımız, seksin orgazmla sonuçlanmak zorunda olmadığı ve iyi bir seksin kanıtının bu olmadığıdır.
ÜÇÜNCÜ KURAL: ZAMAN KAYDINDAN KURTULUN!
Ne kadar süre seviştiğinizin bir önemi yoktur. Seksin niteliğini süresi belirlemez. 5 dakika çok doyumlu 5 saat çok doyumsuz olabilir. Önemli olan seksin niteliğidir ki bu da özünde birbirinizi hissetme kapasitesi demektir.
DÖRDÜNCÜ KURAL: DİKKATİNİZİ YÜZDEYÜZ PARTNERİNİZE DÖNDÜRÜN!
Partnerlerin birbirini hissetme kapasitesi arttıkça, orgazm baskısı da azalır. Partnerlerin geliştirecekleri tek yetenek, dikkatlerini partnerlerinin üzerinde sabitlemektir. Onu hissetmenin dışındaki tüm zihinsel etkinliği ve davranışsal etkinliği bırakmaktır.
BEŞİNCİ KURAL: ORGAZMI PENİS ORGAZMI VE KLİTORAL ORGAZM SEVİYESİNDEN ÖZGÜRLEŞTİRİN!
Bu seviyedeki haz spazmları empatiyi yok eder. Öz sevgiyi yüceltir. Seksin çok büyük yüzdesi bu aralığa sıkışmıştır. Ve doğal kabul edilir. Seksin olanakları penis ve klitoral orgazmın çok ötelerine gider.
ALTINCI KURAL: DİKKATİNİZİ KUMANDA EDİN!
Dikkat, alışkanlıkların boyunduruğuna girme eğilimindedir ve penis-klitoral orgazma doğru akar. Sevişirken dikkati bu bölgeden uzak tutmak, bu disiplini geliştirmek kritik önemdedir. Sevişirken dikkatinizi bu iki bölge dışındaki her yere yöneltebilirsiniz; ama bu iki bölge öz şehvete vakumlar ve empatiyi kolayca kaybedersiniz. 
YEDİNCİ KURAL: BİRLİKTE YARATTIĞINIZA ODAKLANIN!
Sevişirken tek tek ne yaptığınızın, nasıl davrandığınızın bir önemi yok. Ne yaparsanız yapın sonuç birlikte yaratımdır. Partnerinizi duyarsızlıkla suçlamayı bırakın! Birlikte yaratımınızın sorumluluğunu alın.
SEKİZİNCİ KURAL: GİT GELDEN İBARET OLAN PENİSİN VAGİNA İÇİNDEKİ KLASİK HAREKETİNE SON VERİN!
Erkek sevişmek için erekte olmak zorunda olduğunu sanıyor. Erkek bu dogmadan özgürleşmelidir. Hiç ereksiyon yaşamadan da sevişmeyi öğrenmeli ve ereksiyonun kendi doğallığında gelişmesine izin vermeyi bilmelidir. Bu konuyu, yani erekte olmayı sevişmenin koşulu olmaktan çıkarmalıdır.

Penis-vagina birleşmesi halinde, erkeğin ereksiyonunu sürdüreceği kadar bir uyarılma dışında git gel hareketini durdurun. Amacımız cinsel enerjiyi, yeni bir seviyede işlemektir.

 
DOKUZUNCU KURAL: YÜZ YÜZE OLUN VE BİRBİRİNİZİN GÖZLERİNE BAKIN, RUHUNA BAKIN!
Cinsel enerjinin bu yeni seviyesinde gözler vasıtasıyla aktarılan enerji, paylaşılan enerji birinci önemdedir.
ONUNCU  KURAL: CİNSEL ENERJİYİ “BİRLEŞMEK” İÇİN KULLANIN HAZ ALMAK İÇİN DEĞİL!
Bu birleşmeyi 7 aşamada gerçekleştirin.
KÖK ŞAKRA: Dünya ile ve bedenimizle olan bağlantımızdır.
Kök şakrada sevişirken dikkatinizi oraya verin. Orası cinsel organla anüsün arasındaki bölgedir. Dikkatinizi birbirinizin kök şakrasına verin ve sonrada bir ağacın kökleri gibi birbirinize sarılmış olduğunuzu ve dünyanın derinliklerine kök saldığınızı hayal edin. 5 dakikadan kesinlikle az olmasın. Ve daha fazla bu enerjiyi deneyimlemek isterseniz, üst sınırı siz belirleyin. Diğer tüm şakralar içinde bu prensip geçerlidir.
Mottomuz: BİZ BİRİZ!
SAKRAL (CİNSEL) ŞAKRA: Yaratıcılıkla olan bağlantımızdır.
Her sevişmenin bir yaratı eylemi olduğu bilinciyle sevişmektir.  Bu yaratı, dünyaya yeni bir varlık getirmek olacağı gibi, her niyetimizi de bağlayabileceğimiz bir enerji kaynağıdır. Yaratmak istediğimiz ne ise, onu, şimdiden gerçekleşmiş gibi hissederek sevişin. Ama dikkat edin, yaratı eyleminiz var oluşun en yüksek hayrına olmalı ve kişisel öneminizi beslemek gibi bir amacı olmamalıdır. En yüksek idealinizi, en yüksek versiyonunuzu olmuş gibi hissederek sevişin! Ve dikkatiniz birbirinizin sakralında olsun. Sakral bölge cinsel organların bulunduğu bölgedir.
Motomuz, BİRLİKTE YARATIYORUZ!
BENLİK ŞAKRASI: Kim olduğumuzla bağlantılıdır.
Sevişirken partnerimize sonsuz bir gizem olarak bakmak ve o gizemi hissederek sevişmek. Onunla ilgili tüm olumlu ve olumsuz beklentimizin ötesine geçerek sevişmek. O ve sen gizemin ta kendisisin. Ve sevişme bu iki olağandışı gizemli varlığın buluşması gibi hissedilmeli. Onu hiç tanımıyormuşsun gibi. Çünkü gerçekten öyle! Ve partnerler dikkatlerini, midenin göğüs kafesiyle birleştiği yere odaklanarak bu gizemi duyumsayıp paylaşsınlar.
Motto: SEN HİÇ BİTMEYECEK GİZEMSİN!
KALP ŞAKRASI: Anlayış ve şefkatle bağlantılıdır.
Kalp şakrasıyla sevişmek anlayıştır ve onurlandırmaktır. Şefkatin açığa çıkışıdır. Seviştiğin varlığı her haliyle sevmek burada açığa çıkar. Tüm aydınlığı ve karanlığıyla, bir bütün olarak onu hissetmek, onu anlamak ve ifade etmek, bu şakrada gerçekleşir. O istediğin gibi davranmayabilir ve sen her halinle oradasın ve o da her haliyle orada. Yani kalbinle sevişmek demek, onu her haliyle kabul etmek ve istemek demektir. Şefkatini partnerine yönlendirdiğin seks, kalbinle yaptığın sekstir. Kalp şakrasının yeri göğsünün tam ortasıdır.
Motto: SENİ ANLIYORUM  VE SEVİYORUM!
BOĞAZ ŞAKRASI: İfade ve kararlar ile bağlantılıdır.
Boğaz şakrasıyla yapılan seks kendini ifade edebildiğin sekstir. Kendini seksüel olarak nasıl ifade etmek istiyorsan, çekinmeden, ürkmeden, yanlış anlaşılmaktan korkmadan, tereddütsüz olarak isteklerinin seksi yönlendirmesine izin vermektir. Merak etmeyin temel ilkeye uyumlu kaldığınız sürece, partnerlerin boğaz şakralarını serbest bırakmaları sadece uyumu ve devinimi çoğaltacak ve spontan bir akışı yaratacaktır. Sevişirken kendinizi, özgünlüğünüzü ifade edin. Sevişmeyi bazı kalıplara uygun davranmak olarak anlamayın, kendinizi sınırlamayın! Ayrıca bu, seksin tam ortasında konuşabilme ve o anda ne hissettiğini paylaşabilme özgürlüğüdür de. Bu, anlamanın ve anlaşılmanın kendiliğindenliği yaratır ve ince ayarlar için fırsatlar sunar.
Motto: KENDİMİ İFADE EDİYORUM!
ÜÇÜNCÜ GÖZ: Sezgi ve ilhamla bağlantılıdır.
Üçüncü gözle sevişme, sevişmeyi ilhamın yönlendirmesine izin vermektir. Bir sonraki anda neler olacağını asla merak etmeden, sezgiye ve ilhama kendini açmak ve o akışla beraber akmaktır. Aslında yüksek benliklerimiz üçüncü göz vasıtasıyla bedenlerimizin bilicinde olurlar. Yani üçüncü göze kendimizi açmak, yüksek benliklerimizin farkındalığının bedene akması demektir ki, bunu sevişirken yapmak bir hayli bütünsel enerjinin bedenlerimizde devinmesi anlamına gelecektir. Bu sırada aklımıza bile gelmeyen parlak ilhamlar sevişmeyi desteklerken, aynı zamanda hayatımızın bütününü de ışıklandırırlar. Bırakın bir sonraki ana yüksek benlikleriniz yol açsın. Siz de akışa bırakmanın mutluluğunu yaşayın! Üçüncü göz iki kaşımızın arasındadır.
Motto cümle: AKIŞA BIRAKIYORUM!
TEPE ŞAKRASI: Bütünsel var oluşla bağlantılıdır.
Tepe şakrasında sevişmek, tek varlık olduğumuzun bilincine kendimizi açmaktır. Çünkü tepe şakrasında ayrılık yoktur ve orada benlik bir yanılsamadır. Orada sevişmek, kendinden geçmek ve partnerin olmaktır. O olmaktır.

Nasıl ki kök şakrasında bir ağacın köklerinin birbirine sarılması, dünya anayla bir oluşumuzu simgeliyorsa, tepe şakradaki bir oluşumuz da o ağacın toprağın üzerinde çıkmış gövdesi, dalları yaprakları çiçeklenir ve meyveleri gibidir. Partnerler sevişirken bu ağacın ta kendisi olduklarını, iki olmadıklarını bir olduklarını hissetmeye kendilerini bırakmalıdırlar. Ve dallar ve yapraklar gibi, sonsuza doğru bu bilinçle uzanmaya hazır olmalıdırlar.
Mottomuz: BİZ SONSUZ OLANIZ!
SON SÖZ:
Seks, doğurma ve dölleme güdüsünü aşmalıdır. Seksüel enerji temel yaşam enerjisidir. Onu neye kanalize ettiğimiz hayatımızın belki de en önemli sorusudur.

Onu dünya anayla birleşmeye, yaratıcılığa, gizeme, şefkate, özgürlüğe, ilhama, bütünsel olana yönlendirebiliriz. Ve muazzam sonuçlar alabiliriz. Ya da seks hayatımızı giderek ucuz bir parodiye dönüştürebilir, bir başkasının mastürbasyon nesnesi olmak için seçilmeyi umarak hayatımızı geçirebiliriz.

Seçim sizin!