26 Nisan 2015 Pazar

ASTIM’IN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ VE NEFESİN FAYDALARI?


Astım hastaların nefesi alamadığı için değil, veremediği için tıkanır. Nefesi bırakamadıkları, dışarı tam veremedikleri için, yeni nefese yer kalmaz. Bu yüzden nefes alamaz tıkanırlar.
Astım hastaların çoğunda yaşananları geride bırakamama, yaşama aşırı tutunma alışkanlığı vardır. Geleceğe dair güvensizlik hâkimdir.  Gelecek korkusu ile yaşarlar. Sahip oldukları ellerinden gidebilir diye tutunurlar. Nefeslerini tuttukları gibi ellerindeki her şeyi tutmaya çalışırlar. Alışkanlıklarından vazgeçemezler. Eşyalarını kolay kolay atamazlar, arkadaşlarını bırakamazlar.
Astım hastalarında “ yeteri kadar yok ” düşüncesi hâkimdir. “ Elimdekini bırakırsam yenisi gelmezse, nefesimi bırakırsam, ya bir sonraki nefeste yeterince hava olmazsa”
Nefes seanslarında astım hastalarına söylediğimiz olumlamalar ;
Geçmişi bırakıyorum. Her şey her zaman yeteri kadar var. İhtiyacım olmayan duyguları, düşünceleri, olayları, geçmişi ve nefesi bırakıyorum. Nefes vermek kolay ve güvenli.


                                                http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15 

TİBET'İN GENÇLİK PINARI HAREKETLERİ

Tibet'in Gençlik Pınarı hareketleri veya Tibet Ayinleri (Tibetan Rites) adıyla dünyaya yayılan ancak bildiğimiz anlamda dinsel ayinle hiç bir ilgisi olmayan bu 5 hareketin düzenli yapılması durumunda kişiye sağladığı yararlar arasında şunlar sayılıyor: Daha genç bir görünüm, ciltte ve saçlarda canlanma, kırlaşmış saçlarda yeniden koyulaşma, düzenli ve sağlıklı bir uyku, sabahları dinç ve canlı uyanmak, belkemiği, eklem problemleri gibi ciddi romatizmal rahatsızlıklardan ve ağrılardan kurtulmak, hafızada güçlenme, fazla kiloların verilmesi, göz bozukluklarında düzelme, fiziksel güçte artış, duygusal ve zihinsel sağlık, uyum ve yüksek enerji...

"5 Ayin" Egzersiz Programı'na Başlarken

1. İlk hafta, o da nispeten sağlıklı ve formdaysanız, her bir hareketi yalnızca 3'er kez yapın. 
2. Hareketsiz ve kiloluysanız veya sağlık problemleriniz varsa, hareketlere sadece 1'er kere yaparak başlamalısınız. Yaparken bir zorlanma hissederseniz veya ağır bir takım ilaçlar kullanıyorsanız başlamadan mutlaka doktorunuza danışın. 
3. Kendinizi kaçar kere yaparken rahat hissediyorsanız, başlangıç olarak o kadar yapın. Bu da ilk hafta her bir egzersizi birer kere yapmak olabilir. İkinci hafta 2 kere, üçüncü hafta 3'er kere olarak arttırabilirsiniz. 
4. Her bir egzersizi en fazla 21 kere yapmalısınız. İleride programınızı yoğunlaştırmak isterseniz, hareketleri daha hızlı bir tempoyla yapmayı deneyebilirsiniz, ancak sayısını kesinlikle arttırmayın. Her bir egzersizi 21 kereden fazla tekrarlamak, chakra'larınızı olumsuz etkileyeceğinden, bedeninizde dengesizlikler yaratabilir. 
5. Bir süredir hareketsiz kaldıysanız, "5 Ayin" egzersiz programına her gün mümkünse yarım saat yürüyerek hazırlanın. 
6. Tam olmasını istiyorsanız, "5 Ayin"i yaşamınıza katarken, şekersiz ve az yağlı bir diyet sürdürmenizin de büyük katkısı olacağını bilmelisiniz. Ayrıca sindirimi zor besinleri de günlük diyetinizden çıkartın. 
7. Azami yarar görmek için hareketlerin mümkünse sabahları kahvaltıdan önce yapılması öneriliyor. Ancak bu mümkün değilse günün herhangi bir saati olabilir.
Tibet Ayini egzersizleri için normalde önerilen ilk hafta her hareketi 1'er ya da 3'er kere tekrarlayarak başlamak ve her hafta 2'şer arttırarak kendinizi hiç bir şekilde zorlamadan bir kaç hafta veya ay içinde 21'e ulaşmak. Başlarda eğer üstüste bir kaç kere tekrarlamak sizi yoruyorsa, 3 kere yapıp, dinlenip sonra bir 3 daha yapabilirsiniz. Burada (ve her tür egzersizde) unutulmaması gereken en önemli şey, kendinizi hiç birşekilde zorlamamanız gerektiğidir. Ve bu hareketleri aradan aylar, yıllar bile geçse 21'er kereden fazla yapmayacaksınız.

* Bu hareketleri zorlanmadan uygulayabilecekseniz, ilk olarak her hareketi 3'er kere tekrarlayarak başlayın. (Eğer bir sağlık sorunu veya kilo gibi hareketleri rahat yapmanızı engelleyecek bir durumunuz varsa, yukarıda sıraladığım maddelere bir göz atın.) 
* İlk hafta 5 hareketi de 3'er kere tekrarladıktan sonra (yine, kendinizi hazır hissediyorsanız) ikinci hafta tekrarları 2 arttırın, yani ikinci haftanızda her bir hareketi 7'şer kez tekrarlayın. Bu şekilde her hareketi 21 kez tekrarlıyor duruma gelene kadar her hafta hareketleri önceki haftadan 2 kez fazla tekrarlayarak ilerleyin. İlk hafta 3'er kez, ikinci hafta 5'er kez, üçüncü hafta 7'şer kez... 
* Her hafta 2'şer arttıra arttıra her hareketi 21 kez yapar duruma geldikten sonra artık arttırmaları bırakıyorsunuz ve (umarız) hayat boyu 21 kere tekrarlamaya devam ediyorsunuz. 
* Hareketleri her gün düzenli yapmayı beceremezseniz ve ara vermek zorunda kalırsanız, yeniden en baştaki gibi 3'er kez yaparak ve zamanla yine aynı şekilde arttırmak üzere en baştan başlamalısınız. 
* Fazla beklemenize gerek yok, hareketlerin ilk etkilerini çok kısa sürede görmeye başlayacaksınız, bu da muhtemelen motivasyonunuzu daha da arttıracak. 
* Tibet'in Gençlik Pınarı egzersizlerinin işe yaraması için hareketleri uygularken doğru nefes alıp vermeyi kesinlikle unutmamalısınız. Kolay Gelsin!
1. HAREKET
Kollarınızı omuzlarınızın hizasından yere yatay durumda açarak dik durun. Başınız hafifçe dönene kadar saat yönünde kollarınız açık dönün. Dönüşlerinizin sayısını yavaşça 1'den 21'e kadar arttırın. 
Nefes alıp verme: Dönüşlerinizi yaparken karnınızdan derin bir şekilde nefes alıp verin. 
Faydaları: Dolaşımı geliştirerek varisli damarlar, osteoporoz ve bas ağrılarına iyi geliyor. Her gün yapmak tüm bedeni gençleştiren bir süreci başlatabilir. 




2. HAREKET 

Sırtüstü olarak yere yatın. Kollarınızı, avuçiçleriniz yere bakar şekilde, parmaklar kapalı, iki yanınıza uzatın. Çenenizi göğsünüze gömecek şekilde başınızı yerden kaldırın. Bunu yaparken bacaklarınızı, dizlerinizi kırmadan dümdüz yukarı kaldırın. Hatta mümkünse başınıza doğru çekin. Bu arada dizleri kırmamalısınız. Sonra yine ağır ağır dizlerinizi kırmadan bacaklarınızı ve başınızı yere doğru indirin. Kaslarınızı gevşettikten sonra yeniden harekete başlayın. 
Nefes: Başınızı ve bacaklarınızı kaldırırken derince nefes alın, indirirken verin. 
Faydaları: Tiroit bezi, böbreküstü bezleri, böbrekler, sindirim organları ve prostat ile rahmi de içine alacak şekilde cinsel organlar ve bezler üzerinde onarıcı bir etkisi var. Arterit, osteoporoz, düzensiz regller, menopoz semptomları, sindirim ve bağırsak sorunları, sırt ağrısı, bacak ve boyunlardaki sertliğe iyi geliyor.

3. HAREKET 
Bedeniniz dik duracak şekilde dizlerinizin üzerine oturun. Ellerinizi baldır kaslarınızın üzerine yerleştirin. Çeneniz göğsünüze değecek şekilde başınızı ve boynunuzu öne doğru sarkıtın. Ardından bel kemiğinizi mümkün olduğunca geriye doğru yaylandıracak şekilde başınızı ve boynunuzu geriye doğru sarkıtın. Bu egzersiz boyunca ayaklarınız yere dik, ayak parmaklarınız kıvrık durmalı. Geriye doğru yaylandıkça el ve kollarınızla baldırlarınızdan güç alacaksınız. Mümkün olduğunca geriye doğru yaylandıktan sonra bedeninizi doğrultun ve harekete baştan başlayın. 

Nefes: Omurganızı yaylandırırken karnınızdan derin bir nefes alıp, doğrulurken nefesinizi verin. 
Faydaları: İkinci gibi üçüncü de tiroit bezlerini, böbreküstü bezleri, böbrekleri, sindirim sistemi organlarını ve prostat ile rahmi de içine alarak cinsel organları gençleştiriyor. Menopoza girmiş ve düzensiz veya tembel regl dönemleri geçirme eğilimindeki kadınlar için özellikle iyi. 




4. HAREKET 
Ayaklarınız arasında biraz mesafe bırakıp bacaklarınızı dümdüz öne uzatarak yere oturun. Gövdesiniz dik dururken, ellerinizi avuçiçleriniz yere bakacak şekilde kalçalarınızın iki yanına koyun. Çeneniz göğsünüze değecek şekilde, başınızı öne doğru sarkıtın, ardından başınızı mümkün olduğunca geriye doğru sarkıtırken kollarınızdan kuvvet alarak kalçalarınızı havaya kaldırın. Gövdeniz havada, kollarınız dimdik, dizleriniz 90 derece kırılmış dururken bedeninizdeki tüm kasların kasıldığını hissedin. Başlangıçtaki oturur pozisyona dönerken kaslarınızı da gevşetin. Tekrarlamadan önce biraz dinlenin. 

Nefes: Gövdenizi kaldırırken derin bir nefes alın, kaslarınızı sıkarken nefesinizi tutun, yere inerken nefesinizi bırakın. 
Faydaları: Tiroit bezi, sindirim sistemi, prostat ile rahmi de içine alacak şekilde cinsel organları ve bezleri dolaşım ve lenfatik akış üzerinde canlılık veren bir etkisi var. Karın bölgesini, uylukları, kolları ve omuzları güçlendirir. Eğer sinüs tıkanıklığınız varsa bu hareketin burun deliklerinizi açtığını da fark edebilirsiniz.

5. HAREKET 
Yüzükoyun yere uzanın. Hareket boyunca yere koyduğunuz ellerinizden ve ayak parmaklarınızdan güç alacaksınız. Gövdeniz bir sarkma pozisyonu alacak şekilde kollarınız yere dik dururken, omurganızı öne doğru yaylandırarak başlayın. Bir yandan da başınızı mümkün olduğunca geriye doğru sarkıtın. Ardından ayaklarınızı yere tam basarak kalçanızı yukarıya doğru çekin, bedeniniz ters bir V şeklinde dururken çenenizi de göğsünüze doğru çekin. Sonra tekrar kalçanızı yere doğru sarkıtıp sırtınızı yaylandırın. 
Nefes: Bedeninizi yukarı doğru çekerken derin bir nefes alın, aşağı inerken nefesinizi bırakın. 
Faydaları: bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisi olan dolaşım ve lenfatik akışın geliştirilmesine yardımcı olur. Derin soluk alıp vermeyi, enerji ve canlılığı uyarır. Diğer hareketlerde olduğu gibi özellikle menopoz ve düzensiz regl dönemleri semptomlarını hafifletiyor.
  http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15       

25 Nisan 2015 Cumartesi

BASUR PROBLEMLERİN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ, NEFESİN FAYDALARI NELERDİR?


Basur problemleri, geçmiş düşünce ve yaşam alışkanlıklarımıza tutunmaya çalıştığımızda, bırakma korkusu nedeniyle oluşur. Geçmişe tutunurken nefesimize de tutarız. Bu da tüm bedenimizi kasar ve basur problemleri yaşarız.
Kendimizi stres altında hissettiğimizde de basur problemi yaşarız.
Geçmişe fazla takıldığımızda, geçmişte yaşadığımız olayları affedemeyip, sürekli öfkeli olduğumuzda da basur problemleri olabilir.
Basur problemleri yaşayan insanlarda yaşamını aynı şekilde devam ettirme inadı da mevcuttur. Değişime karşı inatçıdır. Oysa hayatta değişmeyen tek gerçek değişimdir. Değişime direndiğimizde hastalıklar yaratırız.
Nefes seanslarında basur problemleri olanların nefes verişlerini rahatlatmak, bol ve derin nefes alıp bir süre içlerinde tutup ve sonra bir anda bırakmalarını sağlanarak nefes alış verişleri rahatlatılır.
Affetme ile ilgili olumlamalar iyi gelir.
Nefes seanslarında söylediğimiz olumlamalar,

Geçmiş deki olumsuz anılarımı tutunmayı bırakıyorum, olan herşey benim için hayırlı, herşey olması gerektiği gibi oluyor, değişime açığım, kendimi ve başkalarını affediyorum.
  http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15       

22 Nisan 2015 Çarşamba

KOLESTEROL ’in DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ? NEFESİN FAYDALARI?



Yüksek Kolesterolü olanların hayatlarına baktığımızda aşırı sorumluluk alan ya da işkolik olduklarını gözlemleriz. Hayatın bütün yükü omuzlarında gibidir. Genellikle omuz bölgelerinde ağrılar, boyun ve bel bölgelerinde bazen fıtık olabilir.
Hayattan zevk, keyif almayı unutmuş, kendilerini mutlu edecek şeyleri bulmakta zorlanacak haldelerdir. Sorumluluk ve işlerin arasında kaybolmuş gibidirler.
Kolesterol u olanların nefesine baktığımızda karına nefesin güçlü gittiğini gözlemleriz. Hayatlarına baktığımızda maddi anlamda güçlü, işlerinde başarılı, bilgilidirler. Fakat kalp bölgelerine yeteri kadar nefes almadıklarını gözlemleriz. Omuz bölgelerinde gerginlik vardır. Mutlu ve neşeli olmayı unutmuşturlar. Onlar için hayat vermekten ibarettir.
Nefes seansı sırasında söylediğimiz olumlumalar;
“ Vermek kadar almakta güvenli, kendimi yaşamın mutlu, neşeli, keyifli tecrübelerine açıyorum, hayattan keyif almak güvenli ”

                                              
                                                     http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15                    

21 Nisan 2015 Salı

TİROİD PROBLEMLERİN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ? NEFESİN FAYDALARI?


Tiroid hastalarını dinlediğimizde hayatlarında şu cümlenin çok hâkim olduğunu gözlemleriz;
“ Bana ne zaman sıra gelecek? Duygusu hâkimdir. Kendi ihtiyaçlarından çok başkalarının ihtiyaçlarına odaklı yaşarlar. Yapmak istediklerini hiçbir zaman yapamayacak duygusuna kapılırlar.
Kendini küçük görme ve başkaları ile kıyas eğilimi çok fazla olabilir. Ben neden öyle değilim, ben onu yapamam gibi kısıtlayıcı inanç kalıpları çok mevcuttur.
Tiroid bezinin az çalışması, kendini aşağılamanın sık olduğu durumlarda meydana geliyor. Sürekli bu şekilde düşünen kişi, sonunda büyük bir umutsuzluğa kapılıyor ve kendini bastırıyor.
Doğru dürüst nefes almadığı limitli nefes alışkanlığına sahip olduğu için, kişinin kendi düşüncelerini bastırıyor olması da tiroidin yavaş çalışmasına neden oluyor. “Yanlış söyleyecekmiyim acaba? ” “Bunu yaparsam hatalımı olur ?” gibi düşüncelerle bastırıyorlar.
Nefes çalışmaları ile o bölgedeki negatif enerji temizlenir.
Nefes seansında söylediğimiz olumlamalar ;
“ Yaşam beni her zaman beni destekliyor, kendi gerçeğimi ifade etmek güvenli, kendimi özgürce ifade ediyorum “”
Tiroid bezinin çok çalışması da, aşağılık kompleksinden dolayı etrafa karşı savunmaya geçip, daha bir savaşçı şekilde davranıldığında ortaya çıkıyor. Kendini ispat mekanizmasına girildiğinde tiroid hızlı çalışıyor.
Tiroid bezi hızla çalışan kişiler bir yandan “ ben zavallıyım, istediklerim asla olmayacak, bana hiçbir zaman sıra gelmeyecek “ diye düşünürken diğer yandan bu duruma isyan ediyorlar. Ve hayır bu durum böyle olmayacak, bu düzen değişecek, değiştireceğim, istediklerimi yapacağım “ diye savaş pozisyonuna geçiyorlar. Bu da DIŞLANMIŞLIK hissi yaratarak aşırı öfkeye neden oluyor.
Nefes seanslarında söylediğimiz olumlamalar ;
“Ben gücümü alıyorum. Yaşamımı istediğim şekle sokabilecek güce sahibim. İstediğim her şeye sahibim. Yaşamımı olduğum gibi kabul ediyorum. “
Tiroid kanseri de kişinin özünü ifade etme konusunda kendisini aşırı derecede bastırması, özü yerine yapay ifade kalıplarını kullanması ile ilgili olabilir.
Nefes seanslarında söylediğimiz olumlamalar ;
“Eski kalıpları limitleri bir kenara bırakıyorum, Kendimi ifade etmek güvenli, Özümü özgürce ifade edebilirim, yaratıcılığımı ifade etmek güvenli”

                                                  
                                                    http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15



20 Nisan 2015 Pazartesi

HERKESİN BİR ZAMANI VAR

Gülin SARİYİGİT
22 Ekim 2008

Kendinizi sürekli sorguladığınız, didik didik ettiğiniz ve işin içinden çıkamadığınız anlar olduysa merak etmeyin; yalnız değilsiniz.
Bireysel gelişim yolculuğunuzda hiç umutsuzluğa kapıldığınız oldumu?

Bu kadar okuyorum, eğitimlere giridiyorum, farkındalıklar yasıyorum, toplantılara gidiyorum ama hersey aynı, hiçbirsey değişmiyor, dediğiniz oldu mu ?

Başkaların hayatı değiştirdiğini gözlemlerken, kendinizin aynı yerde saydığınızı hissettiğiniz, bundan dolayı kendinizi acımasızca eleştirdiğiniz, kızdığınız, suçladığınız oldu mu?

Kendinizi sürekli sorguladığınız, didik didik ettiğiniz ve işin içinden çıkamadığınız anlar oldu mu?

Böyle düşünüyorsanız yanlız değilsiniz merak etmeyin.

Ve...

Asla VAZGEÇMEYİN!

Çünkü herkesin bir zamanı ve ritmi var..

Düşünsenize, mısırı ısıtmaya başladığınızda da mısırlar patlamaya başlar... Biri daha önce, biri daha sonra, ama sonuçta ısınmaya devam eden her mısır patlar..

Sizde bir bakmışsınız patlamışsınız.. Bugüne kadar öğrendikleriniz, içselleşmeye ve her şey sizden fışkırmaya başlamış.

Yeter ki inanın, umut edin ve devam edin...

Ve en önemlisi kendinize iyi davranın, sarılın kendinize, sizi sizden daha iyi kim anlayabilir ki?!

Gelişim bir süreç ve biz farketmesek de her gün çoğalıyoruz..



19 Nisan 2015 Pazar

VAROLUŞ SÜRECİ KİTABI HAKKINDA

http://www.idefix.com/kitap/varolus-sureci-michael-brown/tanim.asp?sid=N41TM3V1ES3S2VHMW38O

 Varoluş sürecine bir kitap demek çokta mümkün değil... 10 hafta boyunca size rehberlik eden bir koç ile birlikte sabah aksam 15 dakıka burun nefesi alarak bir yüzleşme ve değişim sürecine giriyorsunuz. Kendınızı daha derinden tanıyorsunuz okumanızı diliyorum


Şimdiki An Farkındalığına Bir Yolculuk

Kişisel huzur bize başkaları tarafından verilmez - kendimizi cevaplandırmamızla oluşur.
Bugün çoğumuz hiçbir şey yapamayacağımızı hissettiğimiz olaylarla yüz yüzeyiz. Bu kitap bize kişisel sorumluluğumuza nasıl sahip çıkacağımızı öğretir. Bize yaşamı hissetme yolumuzu yapılandırmak ve deneyimlerimizi bizi hayatımızın tüm alanlarına bilinçli cevap verecek şekilde güçlendirmek için mekanikler sunar. Artan değişim, sıkıntı, çatışma ve karmaşanın ortasında kişisel huzurumuzu sağlamak ve korumak için basit ve pratik bir yaklaşım sunar.
Güney Afrika doğumlu Michael Brown oldukça ağrılı akut bir sinirsel hastalıktan etkilenene kadar bir müzik gazetecisi olarak keyifli bir bilinçsiz hayat sürdü. Tek şansı ya tecrübesinin kalitesini değiştirmek ya da sürekli acı çekmekti. Dokuz yıllık bir yolculuk sonucunda ağrılarını gidererek, kendi deneyimlerinin kalitesinden nasıl sorumlu olduğunu keşfetti.

Bu yolculuk Varoluş Süreci'ni yarattı - Şimdiki Zaman Farkındalığına yapılan bir yolculuk.

Titreşim Frekanslar ve Hayatımıza Etkileri

Bundan yirmi yıl önce size evrenin aslında kocaman bir titreşim olduğu söylenseydi, küçük evren insanın da etrafındaki her şeyle birlikte her an titreşmekte olduğunu ve hayatın sırrının titreşimlerde saklı olduğu söylenseydi ne düşünürdünüz?

Nikola Tesla titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü

Muhtemelen bu söylenilenlere çok fazla anlam veremez ve üzerinde de fazla durmazdınız. Çünkü o zamanlar titreşimlerin bu derece önemli olduğu insanlık tarafından bilinmiyordu. Gerçi hala da tam olarak bilindiği söylenemez… Hâlbuki bundan 100 yıl önce Nikola Tesla kendi icadı olan deprem makinesini anlatırken şu sözleri söylemişti: “Birkaç saniyede binanın titremeye başladığını hissettim. On dakika daha devam etseydim binayı ve sokağı yıkabilirdi. Aynı cihazla Brooklyn Köprüsünü 1 saatten kısa bir süre içinde East River’a indirebilirdim.” Tesla frekansların yani titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü. Tesla’ya göre evren kocaman bir titreşimdi ve hepimiz bu titreşimin küçük birer yansımasıydık. Ya da başka bir deyişle evren bir gitar, bizler de onun telleriyiz ve diğer tüm tellerle birlikte her an titreşiyoruz. Bilim adamları yüzyıllardır bu şarkıyı anlamlandırmaya çalışıyorlar ve sonunda notaları keşfettiler. Şimdi de gitarın tellerini koparmadan melodiyi çözmeye çalışıyorlar… Bu yazıda melodiye ait birkaç sol anahtarı vermeye çalışacağız.

Saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz

Her şeyin özü enerjidir. Kütle, enerjinin yoğunlaşmış halidir. Düşünce enerjidir. Enerji sürekli titreşerek bir salınım oluşturur. Bizler de insanoğlu olarak sürekli titreşen enerjileriz. Titreşim seviyemiz düşük olduğu için yeryüzünde çökeltilmiş şekilde yani kütle-beden olarak hayatlarımızı devam ettiriyoruz. Bizim titreşimimize uygun şekilde titreşen enerjileri de kendi titreşim dünyamızda kütle olarak görebiliyoruz (diğer insanlar, hayvanlar, masa, sandalye vs.) İnsan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir. Dünya işleriyle fazlaca ilgili olan insanlar bu titreşimin altındadırlar. Frekans yani titreşim düzeyi arttıkça kişilerin doğaüstü güçleri de artmaktadır. Şifa verme gücüne sahip olan kişilerin titreşim düzeyleri saniyede ortalama 500 titreşimdir. 800 titreşim seviyesine gelindiğindeyse medyumik güçler ortaya çıkar. 1000 titreşimin üzerinde telepati kanalı gayet akıcı şekilde açıktır. Saniyede 10 bin titreşim seviyesindeki insan astral seyahat yapabilir konuma gelir. Bu tıpkı bir gitarın tellerinin titreşmesi gibidir. Gitarın telini oynattığınızda önce hızla titreşir, teli göremezsiniz. Sonra titreşim azalmaya başlar ve tel görünür hale gelir. Bizler de şu anda saniyede 300 titreşimle birbirimizi görebiliyoruz ama saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz. Onları boyut üstü varlıklar olarak adlandırıyoruz. İçimizden pek azımız yani medyum diye tabir ettiğimiz kişiler onlarla temasa geçebiliyor. Bazen kanal olarak da onlardan gelen bilgileri aldıklarını iddia edebiliyorlar. Bu kişilerin bir kısmı şizofren hastası, bir kısmı dolandırıcı olabilir ama titreşim seviyesini saniyede 10 binin çok üzerine çıkartıp zaman mekân mefhumunu aşan insanların da var olduğu biliniyor. Çok büyük kâhinler bu frekans seviyesinde oldukları için söyledikleri pek çok şey doğru çıkmaktadır. Duru görü yapan medyumlar kaybolan eşyaları bu şekilde bulabilmektedir. Şifacılar tek bir dokunuşla hastanın hasarlı olan organına en uygun frekansı vererek onu iyileştirebilmektedir. Şifacı ya da bioenerji uzmanı olarak tabir ettiğimiz kişilerin yaptıkları şey özünde kendileri vasıtalarıyla hastaya doğru frekansları vermektir.

Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları iyileştirmek mümkün!

Her organın kendine özgü titreşimi vardır. Bedenin titreşiminin dışında organlar da kendi aralarında farklı hızlarda titreşirler. Örneğin kalbin titreşim hızıyla böbreğinki aynı değildir. Böbrek arıza yaptığında bu aynı zamanda onun titreşiminde bir sorun olduğu anlamına gelir. Bir insanı kalbine iyi gelmeyecek titreşimlere maruz bırakırsanız o kişi kalp krizi geçirip ölebilir. Bu şekilde uzaktan suikastların yapılması bile teoride mümkündür. Doğru titreşim hayat kurtardığı gibi yanlış titreşim de can alır.  Dozer kullanıcıları, asfalt delici vibrasyon cihazlarını kullanan kişilerin kalp krizi geçirip ölmeleri ya da uzun vadede çeşitli hastalıklara yakalanmaları olasıdır. Çünkü bu cihazlar çok güçlü titreşimlere sahip oldukları için vücudun titreşimini bozmaktadır. Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları da iyileştirmek mümkündür.
Her titreşimin ölçüsü bir frekans değeriyle hesaplanır. Farklı titreşimlerin farklı frekansları vardır. Bir titreşimin ne tür bir titreşim olduğunu frekans değerleriyle ölçeriz.  Frekans teknolojisi günümüzde kısmen de olsa tıpta kullanılıyor ancak gün gelecek pek çok hastalığın tedavisi frekanslarla yapılabilecek. Her hastalığa uygun frekans bulunacak ve hasta kişi o frekans ortamına sokularak tedavi edilecek. O gün geldiğinde modern tıp ile alternatif tıp birleşmiş olacak. Aslında bu bilinen bir şey ama hala hastalıkların çaresini ilaçlarda arayıp duruyoruz ve bu durum ilaç sektörünün çok işine yarıyor. Plasebo etkisi bile aslında frekansların değişmesiyle alakalı. İnanmak denilen şey, hastanın hastalığa karşı tutumu değişince frekansının da değişmesi ve hastalığın artık o frekansta kendine yer bulamamasından başka bir şey değil. Birinin elini tuttuğunuzda bedeniniz otomatik olarak onun frekansına ayarlanıyor. O halde kimin elinden tuttuğunuza dikkat edin çünkü eğer onun manyetik alanı sizinkinden daha kuvvetliyse sizi kendi frekansına çekebilir ve o frekans gerçekte size yaramayan bir frekans olabilir.

İlişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte…

Frekans teknolojisi hızla gelişmeye devam ediyor. İleride öyle günler gelecek ki, kişiler eş seçimini yaparken sadece kan uyuşmazlığına değil frekans uyuşmazlığına da bakacaklar. Bu şekilde kimin kiminle anlaşamayacağı net bir şekilde bilinebilecek. İyi başlayıp kötü giden ilişkilerin de sebebi frekansların değişmesi aslında. On yıldır birlikte olduğunuz kişiyle artık anlaşamıyorsunuz çünkü ikiniz de on yıl önceki frekanslarınızda değilsiniz artık ve bugün apayrı iki frekansta yaşıyorsunuz hayatı. Kısmet dediğimiz şey de frekanslarla son derece ilintilidir. Dünyanın iki ayrı ucunda da olsa en doğru frekanslar her zaman birbirlerini buluyor. Tıpkı göçmen kuşların yollarını bulması gibi dünyanın manyetik haritasında hepimizin ayarlı olduğu bir frekans var ve kendimize en uygun frekansı bir göçmen kuş edasıyla buluyoruz. Bazen de bulamıyoruz. İşte o zaman hayatımızda problemler ortaya çıkıyor. Bizimkinden daha güçlü bir frekansın etkisine girdiğimizde kendi manyetik alanımızdan kopuyoruz ve kendimizi kötü giden bir evliliğin içinde ya da istemediğimiz bir işi yaparken bulabiliyoruz. İşte bütün bunların sebebi yanlış frekanslar… İlişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte.
Herkesin kendisine en uygun titreşimi bulma potansiyeli vardır. Kendimizi dinlemek diye ifade ettiğimiz kişinin bir karar vermeden önce içe dönme hadisesi de budur aslında. Kendimizi dinlediğimizde titreşimlerimizi de fark ediyoruz ve titreşimler iç ses olarak bizim için neyin iyi ve doğru olacağını bize söylüyor. Bir miktar derin düşünme ve yalnız kalmak kendimizi yani titreşimlerimizi anlamak için yeterlidir. Yeter ki kendimize bu fırsatı verelim…
yazar : Cem Özüak


16 Nisan 2015 Perşembe

GASTRİT’İN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ, NEFESİN FAYDALARI?


Gastrit rahatsızlığı geçirenlerin hayatlarına baktığımızda kararsızlık ve belirsizlik vardır. Şartlanmaları çok fazladır. Belli kuralların olması gerektiğini inanırlar.
Nefeslerini baktığımızda eforlu nefesleri vardır. Özellikle mide kısmında nefes alırken çok fazla hareket gözlemleriz. Gastriti olanlar aşırı düşünürler, geçmişe de çok fazla takılırlar. Aşırı gerginlikten dolayı mide bölgeleri gerilir. Nefesleri de hızlı yaşamları da hızlıdır. Telaşlı bir halleri vardır.
Nefes seansların da söylediğimiz olumlamalar ;
“ Nefes almak, yaşamak güvenli, rahatlamak, gevşemek, dinlenmek güvenli, Herşeyi yapmak için yeterli vaktim var, endişe ve kaygılarımı bırakıyorum ”

                                                      http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15

15 Nisan 2015 Çarşamba

İDRAR YOLLARI PROBLEMLERİN DUYGUSAL NEDENLERİ, NEFESİN FAYDASI NEDİR?


İdrar yolları problemleri yaşayan kişilerde öfke çok fazladır. Özellikle karşı cinse ifade edilmemiş, bastırılmış öfke çoktur. Kız çocukları Baba’ya ve erkek çocukları Anne’ ye duyulan öfke olabilir, sevgili ilişkisi, karıkoca ilişkisinde de olabilir.
İdrar yolları problemleri yaşayan kişilerin nefesine baktığımızda karın bölgesinde nefes alamadıklarını görürüz. Nefesin gitmediği organlar sağlığını kaybeder. Karın bölgesine nefes aldırdığımız zaman o bölgedeki organlarda şifalanır.
Seanslarda bastırılmış öfkeyi ortayı çıkartıp, rahatlatmak çok önemlidir.
İdrar yolları problemleri yaşayanlar karşı tarafı suçlama eğilimi fazladır. Bu da daha öfkelenmelerine sebep olur. Acilen kendi sorumluklarını almaları gerekir. Hayatımızda ne yaşıyorsak, bunun sorumluluğunu almadan,” neyi değiştirmem gerekiyor? ”sorusunu kendimize sormadığımızda suçlama öfke kızgınlık girdabında sıkışıp kalırlar. Oysaki asıl değişim kendi hayatımızın sorumluluğunu olarak başlar.
Nefes seanslarımızda söylediğimiz olumlamalar ;
“ Kendimi seviyorum ve onaylıyorum, Öfkemi ifade etmek güvenli, tüm duygularımı kolayca ifade ediyorum, geçmişi bırakmak güvenli, geleceğe güvenle ilerliyorum ”

                                                   http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15

13 Nisan 2015 Pazartesi

NEFES TERAPİSİ SEANSLARINDA NE YAPILIR ?

nefes terapisi seansları kişinin hayatında yolunda gitmediğini düşündüğü konular hakkında sorular sorarak farkındalık kazandırmayı hedefleyen yaşam koçluğu ile başlar.
Bu çalışma ile, kişinin nefes seansı öncesi kendisiyle ilgili hem bir farkındalık kazanması hem de bundan sonra hayatını yeniden yapılandırmak üzere bir eylem planı yapması amaçlanmaktadır.
Yaşam koçluğu sonrası yapılan nefes terapisi seansıyla kişinin düşük enerjili duygusal ve ruhsal durumdan çıkarak, yüksek enerjilere açılması hedeflenmektedir.
Öncelikle kısa bir nefes analizi yapılarak, nefesimizdeki blokajların hayatımıza nasıl yansıdığı ile ilgili konuşulur ve arkasından bir saatlik tam bir nefes seansı yapılır.
Her nefes terapisi seansının kendine özgü bir hikayesi vardır ve her biri kişinin daha derin seviyedeki duygusal ve zihinsel blokajlarını yüzeye çıkarır.
Bir saatlik nefes seansında, kişi bir nefes terapisi eşliğinde sürekli derin, tam ve bağlantılı nefes alır. Bu sırada nefes terapisi kişinin bedeni üzerindeki enerji noktalarını uyararak ve çeşitli olumlamalarla seansa rehberlik eder.
Seans meditatif bir dinlenme süreciyle sona erer.
Seanslar yaklaşık 1,5 saat sürer.


   http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15

DÜŞÜK TANSİYON DUYGUSAL NEDENLERİ NELERDİR? NEFES NASIL FAYDA SAĞLAR?


Düşük tansiyon, genellikle çocukken ihtiyacımız olan sevgiyi alamadığımızda ortaya çıkar.
Yaşamın ne anlamı var. Ne yapsam işe yaramayacak düşüncesi hakimdir.
Nefes seanslarında, kişinin nefesine baktığımızda çoğunlukla karın nefesin az ya da yok olduğunu gözlemleriz. Buda “ yaşamanın içinde olmayı ve gücünü reddetmek “ anlamına gelir.
Hayat ile bağ kurmakta zorlanırlar.
Nefes seansı sırasında söylediğimiz olumlamalar;
“Şu an yaşamı seçiyorum, nefes almayı seçiyorum, Bu bedende olmak güvenli, benim her türlü ihtiyacım bu dünyada gerçekleşiyor, Sevgi içindeyim , seviyor ve seviliyorum. “

                                                    
                                                     http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15

YÜKSEK TANSİYON'UN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ VE NEFESİN FAYDALARI NELERDİR?


Yüksek tansiyon hastalarını dinlediğimizde geçmişte affedemedikleri kişiler ve olaylar olduğunu anlarız. Geçmişin bütün yükünü omuzlarında taşıyor gibilerdir.
Geçmişi tutunurlar. Sürekli geçmişten bahsedip yasadıkları olayda ne kadar haklı olduklarını ispatlamaya çalışırlar. Hâlbuki affetmemek kendimize zarar vermekten başka işe yaramaz. Karşındakinin yaşadıklarımızdan hiçbir haberi yokken biz içimizdeki öfke kızgınlık nefret enerjisini büyütürüz.
Gerginliğimiz omuzlarımızda sertlik ağrı şeklinde kendini gösterir.
Affetmek cennete açılan kapıdır. Bızı özgürleştirir. Hayatımıza huzur, neşe, doyum duyguları hayatımıza sağlar.
Tansiyon hastalarının nefesine baktığımızda limitli nefes aldığını gözlemleriz. Geçmişteki olaylara, duygulara takılı kaldıkları için nefesini tutarlar. Nefes almak için beklerler. Bu da kalplerini yeni birine açmadan önce bekledikleri anlamına gelir. Geçmişteki şartlanmalarına göre davranırlar.
Seanslarda amacımız nefesini hemen bıraktırıp, peşinden hemen tam kapasite nefes almalarını sağlamaktır.
Nefes seanslarında tansiyon hastalarına söylediğimiz olumlamalar
“ Geçmişi bırakıyorum. Geçmiş anılarımı tutunmuyorum. Kendimi ve başkalarını affediyorum. Her şey olması gerektiği gibi oldu. Olanı olduğu gibi kabul ediyorum. Geçmişten özgürleşip, barış, huzur ve sevginin içindeyim ”

                                            
                                                http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15

12 Nisan 2015 Pazar

ŞEKER HASTALIĞININ DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ? NEFES NASIL FAYDA SAĞLAR?



Şeker hastalığın hayatına baktığımızda yaşamdan çok tat almadıklarını, doyumlu bir yaşantıların olmadığını gözlemleriz.
Geçmişlerinde keşkeleri çok fazladır. Hayata dair pişmanlıkları veya yapamadıklarını çok düşünürler. Buda onları üzüntülü bir ruh halinde olmalarına sebep olurlar. Geçmişteki yaşantılarından memnun değildirler.
Şeker hastalarının nefesine baktığımızda nefeslerini sığ aldıklarını görürüz. Tam kapasite nefes alamayınca negatif duygulara hüzün, kader duygulara çabuk kapılırlar. Nefes seanslarında tam kapasite nefes almaları sağlanır. Nefesini tutmadan hemen vermeleri ve hemen nefes almaları çok önemlidir. Nefesi tutmak geçmişe çok fazla tutunmak anlamına gelebılır. Nefesi hemen verip tam kapasite nefes almak keyifli doyumlu bir hayatı içimize çekmek demektir.
Nefes seanslarında Şeker hastalarına göre
“Beni beslemeyen bana kader veren, duygu ve düşünceleri bırakıyorum, hayatıma neşe , doyum, keyif ve zevki, tatlı düşünceleri  alıyorum.”
                                                     
                                                     http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15



10 Nisan 2015 Cuma

İSHAL’IN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ NELERDİR ? NEFES NASIL FAYDA SAĞLAR?




İshal sorunları yaşayanları baktığımızda genelde hareketli, yerinde duramayan, sanki kendinden kaçar gibi bir halleri vardır. Gelecek kaygısı olan, gelecek ile ilgili korkuları olan insanlar olduğunu gözlemleriz.
İshal, vücudumuzdaki minarelerin gitmesini neden olduğu için basit bir hastalık gibi gözükse de bizim dengemizi bozabilir.
Nefes seansların da kullandığımız olumlamalar ;
“ Gelecek ile ilgili bütün korkularımı ve kaygılarımı bırakıyorum. Şu an her şey olması gerektiği gibi mükemmel tam. Su ana odaklanıyorum. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum. Ben dengedeyim.

                                                    http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15

KABIZLIK PROBLEMLERİN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ?NEFES NASIL İYİ GELİR?


Kabızlık problemleri olanlar vücudundaki toksinleri atamazlar.
Kabızlık problemleri yaşayanların nefesine baktığımızda nefeslerini tuttuklarını gözlemleriz. Buda geçmişte olan olayları hala kafamızda yaşıyormuşuz gibi sürekli düşünmemiz anlamına gelir. Geçmişte yaşadığımız duyguları bırakamamamız, geçmiş anılarımıza tutunmamız, işe yarayamayan çöp duyguları dışarı boşaltamamış anlamına gelir. Kabız olmamıza sebep olur.
Örneğin geçmişte aldatılmışsak sürekli aldatıldığımız zamanki duyguya tutunuyorsak, şimdide benzer deneyimleri kendimize çekeriz.
O yüzden nefesimizi tutmadan hemen bırakmak ve daha pozitif i deneyimleri hayatımıza çekmek için nefesi tam kapasite almak çok önemlidir.
Geçmişi takılıp kalmak demek, bağırsaklarımızda atıkları tutmak kabız olmak demektir.
Bu tip alışkanlıkları olan kişiler, kendisini beslemeyen ilişkileri bırakmakta da zorlanırlar. Bağımlı ilişkilere meyillidirler.
Aynı şekilde işe yaramayan eşyaları, yaşam alışkanlıklarını bırakmakta da zorlanırlar.
Nefes seanslarında nefes verişi rahatlatılmaya çalışır. Nefes akışa girdiğinde kabızlık sorunları giderilmiş olur.
Nefes seansları sırasında söylediğimiz olumlamalar;
“Geçmişi bırakıyorum, hayatıma yeniyi almak güvenli, hayatıma keyif alıyorum, doyum alıyorum, İhtiyacım olmayan düşünceleri, artık bana yarar sağlamayan inançları bırakıyorum.”



                  www.nefesterapisi.net
                 Gülin Sarıyiğit
                 0 532 665 41 15

9 Nisan 2015 Perşembe

KEKEMELİK DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ?KEKEMELİK SORUNLARINA NEFES NASIL İYİ GELİR ?


 Kekeme sorunları yaşayan kişilerin çocukluk dönemini sorduğumuzda, yaşanmış travmatik bir olay ya da yaşanmamış, bastırılmış bir çocuk dönemi olduğunu gözlemleriz.
Çocukken tam kapasite nefes alırız. Karın nefesimizi çok rahat bir şekilde kullanırız. Çocukken andayızdır. İstediğimiz zaman güleriz, peşine ağlayabiliriz. Sonra tekrar hiç bir şey olmamış gibi ana odaklanırız.
Sonra ne olurda andan uzaklaşırız? Sonra toplum kuralları ile bizi limitleyen ebeveyenlere ya da korku, öfke, kızgınlık duyguları ile nefesimizi tutarız.
Kekeme sorunu yaşayan kişileri bebekken aldığı gibi karın nefesini artırdığımızda, bastırılmış duygular ortaya çıkarılarak, var olan korkular dönüştürülerek kekemelik problemi çözülüyor.
Nefes seanslarımızda söylediğimiz olumlumalar ;
“ Kendimi duygularımı ifade etmek güvenli, kendimi özgürce ifade ediyorum ”
Bol nefesli günler





                                                     http://www.nefesterapisi.net/
                                                                 Gülin Sarıyiğit
                                                            Tel : 0 532 665 41 15

KİLO PROBLEMLERİN DUYGUSAL VE ZİHİNSEL NEDENLERİ ?KİLO SORUNLARINA NEFES NASIL İYİ GELİR?


Kilo sorunlarımızın altında genelde korunma içgüdüsü vardır.
Kendimizi ifade etmekten korunma, eleştiriden korunma, cinsellikten korunma, duygulardan korunma, incinmekten korunma, kendi kendinden korunma gibi sebepleri olabilir.
Kilo problemleri olanların çoğunda bastırılmış öfke problemleri mevcuttur. Sanki öfkesini yemekten çıkartır gibi yemek yiyebilirler. Kendilerini ifade etme sorunları da vardır.
Kendine güvensizlik, kendi gerçeğini ortaya koyamama, potansiyellerini ortaya çıkarmaktan korktuğu için kilolarla kendini korumaya alma vardır.
Kilolu insanların çoğunda sahte bir neşeli olma hali, sürekli gülen bir yüz, hiç bir şey takmıyor havası, sürekli espri yapma ihtiyacı duyabilirler. Hâlbuki içinde fırtınalar esiyor olabilir. Duygularını bastırmakta üstlerine yoktur. İçinde öfke, kızgınlık, üzgünlük korku gibi duygular vardır.
Kilolu insanların onaylanmak ihtiyaçlarını karşılamak için, kendi isteklerinden vazgeçip, başkalarına uyum sağlama davranış modelleri olabilir. İstediklerini yapamadıkları ve sürekli kendinden ödün verdikleri için öfke birikmesine neden olur.
Nefes seanslarında kilolu insanların bastırılmış duygularını sağaltmak için tonlama ve olumlumalar çok ise yarar.
Kilolu insanlarda kullandığımız olumlumalar
“ Kendimi seviyor ve onaylıyorum, kendimi olduğum gibi kabul ediyorum, kendimi ve duygularımı ifade etmek güvenli, bu yaşamda güvendeyim, Ben olmak güvenli ”

Bol nefesli günler

Gülin SARIYİĞİT 
Nefes Terapisti
 www.nefesterapisi.net
Tel : 0 532 665 41 15