3 Temmuz 2015 Cuma

YOLCULUK

 Carol Pearson "The Hero Within" adlı kitabında bu yolculuk için şöyle diyor:

> "Kahramanlar yolculuğa çıkar, ejderhalarla yüzleşir ve kendi gerçek
> benliklerinin hazinesini keşfederler. Bu görev esnasında kendilerini
> çok yalnız hissetseler de, maceranın sonundaki ödülleri bir birlik
> duygusu olur: kendileriyle, diğer insanlarla ve yeryüzüyle. Yaşam
> içerisindeki ölümle her yüzleşmemizde ejderhayla yüzleşiriz ve
> yaşamamaya karşı yaşamayı tercih edip kim olduğumuzu keşfetmenin
> derinliğine her ilerleyişimizde ejderhayı alt eder, kendimize ve
> kültürümüze yeni bir yaşam getiririz. Dünyayı değiştiririz. Yolculuğa
> çıkma ihtiyacı nesillerin doğasında vardır."

> "Kahramanın Yolculuğu" insanlığın varoluşundan beri insanoğlunun
> katettiği bir yoldur. Bu yolu çeşitli ifadelerle tanımlayabiliriz:

> -İnisyasyon süreci,
> -Kişisel dönüşüm süreci,
> -Olgunlaşma süreci,
> -Yaşam geçişleri vb.

> -Bu süreçler hangi ifade ile ya da hangi bağlamda tanımlanırsa
> tanımlansın, aslında aynı şeyi anlatmaktadır.

> -Bu Joseph Cambell'e göre Mitolojik (Mitik) Yolculuk,
> -Carl G. Jung'a göreArketipsel Yolculuk,
> -Budizme göre Sevgi Yolu,
> -Tasavvufa göre Birlik Yoludur ve bu tanımlar artar gider.

> "Bu yolculuk evrenseldir, insanoğlunun varoluşundan beri yapılmaktadır
> ve insanlık var oldukça da yapılacaktır."

> İnsanoğlu bu süreci geniş anlamda yaşam, dar anlamda ise yaşam
> kesitleri olarak deneyimler. Bu dairesel bir süreçtir. Büyük dairesel
> sürecin, yani yaşamın içerisinde bir çok küçük dairesel süreç yaşanır
> ve bu insanın yaşamı boyunca devam eder.

> Ancak bir yolculuğa kahramanın yolculuğu diyebilmemiz için bu
> yolculukta korkuya rağmen cesaretle davranmak ve böylelikle içinde
> bulunulan düzeyden en azından bir kademe daha üst bir bilinç ve
> bütünlük düzeyine çıkmak gerekir. Aksi takdirde bu süreç bir yolculuk
> değil, yalnızca bir kısır döngüdür. Yolculuğa tekrar tekrar başlanır
> ama bir türlü tamamlanamaz, ya da çağrılar gelir ama yolculuğa bir
> türlü başlanamaz.

> -Bu yolculuk sembolik anlamda bir ölüm ve yeniden doğuş sürecidir.

> Hajo Banzhaf'ın "Tarot Yol Rehberi" isimli kitabında ölüm kartını
> anlatırken alıntıladıkları bunu özetler. Krishnamurti der ki; "Yaşamla
> ölümü birbirinden ayırdık ve ikisi arasındaki fasıla korkudur" ve
> "Ölmeden yaşayamazsınız.". C. G. Jung ise şöyle tanımlamaktadır:
> "Ölüm, psikolojik anlamda doğru bakıldığında, bir son değil, daha
> ziyade bir hedeftir ve işte bu nedenle hayat gün ortası doruğunu
> geçince ölüme meyleder". Dolayısıyla eğer kahramanın yolculuğunu
> gerçekleştirmek ve dönüşmek istiyorsanız, korkacak ama yapacaksınız,
> ölecek ama yeniden doğacaksınız.

> Eğer kısmen de olsa bilinçaltınızı bilinç düzeyine çıkarabiliyor,
> gölgenizle yüzleşebiliyor, benliğinizi keşfedebiliyor, içsel
> bütünlüğünüzü günlük yaşamınıza taşıyabiliyor, koşulluluktan kurtulup
> koşulsuzluğa meyledebiliyor, kabul etmeyi, bırakabilmeyi ve koşulsuz
> sevgiyi deneyimleyebiliyorsanız o zaman bu, korkudan sevgiye doğru
> cesaretle yapılan gerçek bir kahramanın yolcuğudur.

> Yaşam boyu bir çok yolculuğa çıkar, her seferinde bir adım daha öteye
> gideriz. Bu yolculukların her birinde ufak da olsa bizde farkındalık
> yaratan ya da bize kendimizi farklı hissettiren öyle bir ışık vardır
> ki, o zaman anlarız bunun bir kahramanın yolculuğu olduğunu. En
> azından bu yolculuğa konu olan detayda aynı kalmamış ve dönüşmüşüzdür.
> Sonra bu yolculuk biter, bir diğeri başlar ve biz her bir yolculukla
> adım adım bütünlüğe doğru yol alırız. Aslında biri biter diğeri başlar
> demek de doğru değildir, çünkü ayrı konularda aynı anda birden fazla
> yolculuk yapıyor olmamız daha muhtemeldir.

> Bu yolculuğun bir diğer adı da Yeraltı Dünyasına İniş'tir ve aşağıdaki
> aşamalardan oluşur.

> -Çağrı
> -Eşikten Atlama
> -Meydan Okuma / Zorlu Görev
> -Yeraltı Dünyasına İniş / Ölüm
> -Dönüşe Geçme
> -Dönüş Eşiğini Atlama/Yeniden Doğuş
> -Lütuf / Yetenek

> -Çağrı

> Çağrı genelde bizi hareket etmeye çağıran bir zorluk şeklinde kendini gösterir;

> Bir kayıp, sevdiğimiz birisini ya da bir şeyi kaybetmek
> Aldatılmak, birlikteliğimize ilişkin yaşanan sorunlar
> İşten çıkartılmak ya da istifa etmek zorunda kalmak, ya da kendi
> işimizi sonlandırma zorunluğu
> Yaşamda kendini bir çıkmazda hissetmek
> Bir karar verme ikileminde olmak ama karar verememek
> Hastalık ve bunlara benzer durumlar

> Eğer yolculuk zamanımız geldiyse yukarıda bahsi geçenler gibi olgular
> mutlaka başımıza gelirler ve bize bir şeyler anlatmaya çalışırlar.

> Bize bu böyle gitmez demektedirler. Burada devrede olan şey Jung'un
> eşzamanlılık ilkesidir. Başımıza gelenler tesadüf ya da kör talih
> değildir. Bunun başımıza gelmesinin bir nedeni vardır ve bizi rutin
> yaşamımızdan alıp başka bir yere atar.

> -Eşikten Atlama

> Bu çağrılara kulak vermek bize kalmıştır. "Zaten hep kötü şeyler beni
> bulur." "Zaten bende şans olsa..." gibi söylemlere kapılıp eski
> rutinimize dönmez, konuya "Bu şimdi benim başıma niye geldi?" "Hayat
> bununla bana ne anlatmak istiyor?" "Bu olayda almam gereken ders
> nedir?" diye yaklaşırsak çağrıya kulak vermiş ve yolculuğun eşiğinden
> atlamış oluruz. Bu aşama kısa bir adım olmakla birlikte en az cesaret
> edilenidir. Çoğu yolculuk çağrıya kulak verilmeksizin başlanmadan
> kalır ve kişi bir kısır döngüye girer. Çağrılar çeşitli biçimlerde
> gelmeye devam eder ama kişi o çağrıları hep talihsizlik ve kaderin
> oyunu olarak algılar.

> -Meydan Okuma / Zorlu Görev

> Eşikten atladıktan sonra zorlu görevimize başlarız. İç dünyamızla,
> bilincinde olduğumuz ama inkar ettiğimiz güçlerimizle, ya da bugüne
> kadar hiç farkında olmadığımız bilinçaltımızın karanlık ve tehlikeli
> güçleriyle, gölgemizle yüzleşiriz. Bu bizi korkutur. Burada karşımıza
> çıkan temalar bugüne kadar arkasından gelebilecek olaylardan korkuyor
> olmamız nedeniyle yaşamaya direndiğimiz, yok saydığımız temalardır,
> olgusal ya da psikolojik. Ve bu ürkütücüdür, ama zaten de ürkütücü
> olması gerekir.

> Örneğin burada görürüz ki biz taktığımız maske gibi güçlü değilizdir,
> bizim de ihtiyaçlarımız vardır ve başarısız olmaktan korkmaktayızdır;
> sahip olduğumuz meslek hiç sevmediğimiz bir meslektir ve sevdiğimiz
> bir mesleğe yönelmek hem bilgisel, hem de finansal olarak sıfırdan
> başlama gerektirdiği için bizi korkutmaktadır; bize hiç uymayan bir
> kişilik ve yaşam modeli geliştirmişizdir ve alıştığımız modelleri
> terkederek yeni modeller oluşturmamız ve beraberinde çevremizi
> değiştirmemiz gerekir; ilişkilerimizde sevgi yerine bağımlılık
> geliştirmişizdir ve sevgi nedir bilmiyoruzdur ve bunu bilmediğimizi
> görmek bize acı verir, çünkü sevgi vermemiş ve de almamışızdır;
> görürüz ki biz sandığımız gibi iyi bir insan değilizdir, kıskançlıkla,
> bencilce ve haince davranmışız, haksızlık etmiş, hiç empati
> geliştirememişizdir; yıllar geçmiş biz hala kendimizi tanıyamamış,
> gerçekte ne istediğimizi bilememiş, bunu ifade edememiş ve dolayısıyla
> o neyse hayattan onu alamamışızdır. Bunları farketmek bizi korkutur,
> kabul etmek ise cesaret ister ve acıtır. Burada iyiyi ve kötüyü,
> korkuyu ve arzuyu aynı anda görürüz ama ayrı ayrı durmaktadırlar.
> Aslında bu ayrı güçler birbirlerini tamamlayan şeylerdir ve
> bütünleşmeleri gerekir, örneğin beyaz olmazsa siyah olamaz, gündüz
> olmazsa gece olamaz ve iyi olmazsa kötü olamaz.

> Marianne Wiliamson "Return to Love" adlı kitabında şöyle der: "En
> derin korkumuz yetersiz oluşumuz değildir.

> En derin korkumuz ölçülebilenin ötesinde güçlü oluşumuzdur. Bizi en
> çok korkutan karanlığımız değil ışığımızdır. Kendimize "Ben kimim ki
> akıllı, göz kamaştırıcı, yetenekli ve muhteşem olayım?" diye sorarız.
> Aslında, siz kimsiniz ki olmayasınız?" Gölgemiz karanlıkta kaldığı,
> yani onunla yüzleşmediğimiz takdirde sorun yoktur ama gün ışığına
> çıkmaya başladıkça ışığımız onunla bütünleştiği için daha da güçlenir
> ve işte biz bu ejderhadan ve onun gücünden korkarız.

> -Yeraltı Dünyasına İniş / Ölüm

> Bu, kahramanın test edildiği nokta, kendi ejderhamızla yaptığımız
> dövüştür. Burada içsel bir süreç olarak yüzleştiğimiz gölgemiz dışsal
> bir kaynağa yansıtılmıştır ve biz gölgemizi bize kötü davranan, bizi
> sevmeyen, bizi aldatan, hakkımızı yiyen bir kişi olarak deneyimleriz.
> Bu yansıma bir kişiye değil bir olaya da yöneltilebilir, yani
> başarabilmek için gölge yanımızdan yararlanmamız gereken bir sınav,
> altından kalkılması gereken zorlu bir olay olarak da kendini
> gösterebilir. Burada bu deneyimin ne anlama geldiğini ve bu anlamı
> gerçekleştirebilmek için ejderhamızla dövüş stratejimizin ne olması
> gerektiğini belirlememiz gerekir.

> Yani "Neyi, nasıl değiştirmeliyim?"in cevabını bulmamız ve onu
> uygulamamız gerekir. Örneğin konu bizi tüm yaşam potansiyelimizi
> kullanmaktan alıkoyan bir davranış ya da ilişki olabilir veya yeniden
> gözden geçirmemiz ve belki de terketmemiz gereken bir bakış açısı veya
> yaşam biçimi olabilir. Bu yazıldığı kadar kolay değil zorlu bir
> dövüştür ve kendini adamak gerekir. Bu dövüşte yenilgiler ve geri
> çekilmeler olur ama yılmamak gerekir. Burada pes etmek bizi
> olduğumuzdan da kötü kılacaktır. Peri masallarında ve mitolojik
> hikayelerde ejderhayla dövüşen kahramana zorda kaldığında daima
> yardıma koşan ulu bir güç vardır.

> Hikayelerde bu bir tanrı, bir hayvan ya da bir ritüel, yani kahramanın
> inancını güçlendiren, doğru yol aldığını tasdikleyen bir kişi ya da
> olaydır. Yaşamda da inancını yitirmemek ve gerektiği noktada bir
> terapist ya da bir dosttan yardım almak gerekir. Hatta bunlar
> tesadüfi(!) bir şekilde yanımızda da belirebilir, ya da bir kişi olmaz
> da içimizde öyle bir içgörü belirir ki inancımızı güçlendirir ve bize
> bir yol gösterir. Bu mücadele esnasında dışarıya karşı kapanmış,
> dışsal yaratıcılığımızı yitirmiş, öfkeli, acı dolu ve depresif oluruz.
> Sembolik bir ölüm sürecindeyizdir. Bir diğer deyişle yeniden doğmak
> için ölmeye yatmışızdır.

> -Dönüşe Geçme

> Ejderhayı yenip korkularımızdan kurtulduğumuz zaman ölümümüz ve
> dönüşümümüz gerçekleşir. Yeni bir parçanın oluşabilmesi için başka bir
> parçamız ölmüştür. Örneğin cesarete yer açılabilmesi için korkumuz
> ölmüştür, bağımsız ve güçlü olabilmemiz için bağımlılığımız ölmüştür.
> Yaşama bakışımızda bir şeyler değişmiş, biz değişmişizdir. Kimliğimiz
> farklıdır ve kaderimiz değişmiştir. Yaşam enerjimiz geri kazanılmış,
> bize bir ilham gelmiştir. Artık yeni farkındalıklarımızı günlük
> yaşamımızda uygulayabilmek için ortaya çıkma zamanımızdır.

> -Dönüş Eşiğini Atlama / Yeniden Doğuş

> Gerçekleşen dönüşümümüzün ardından kendimizle birlik içerisinde olma
> duygusu deneyimleriz. Dönüşümümüz bize yaşam ve dünya ile uyum
> getirmiştir. Yolculuğumuzun neden olduğu değişimlerle bütünleşmiş ve
> yeniden doğmuşuzdur. Bizi yolculuğa gönderen sorun bir sonraki çağrı
> gelinceye kadar halledilmiştir. Bu duygu ve farkındalıklarla günlük
> hayatımıza döneriz ve bundan heyecan duyarız.

> -Lütuf / Yetenek

> Bu süreci tamamlayıp döndüğümüz zaman bunun bir lütfu vardır, sahip
> olduğumuz yeni yetenek ve farkındalık düzeyimizle bunu keşfederiz. Bu
> bizim yaşam görevimiz, varoluş nedenimizdir ve keşfedip yaşamımıza
> dahil etmemiz gerekir. Bu lütuf, daha güçlü olup liderlik etmek, hiç
> farkında olmadığımız bir konudaki yeteneğimizi keşfetmek ve bunu
> yaşama uyarlamak, insanlara koşulsuz sevgi verebilmek ve onları olduğu
> gibi kabul etmek vb. olabilir. Dönüşümümüzün özü, içinde bulunduğumuz
> toplumda öyle ya da böyle bir farklılık yaratıp ona katkıda
> bulunmaktır.

> Mitolojik hikayelerde kahramanlar ya bir krallığı kurtarır ve ona yeni
> bir şekil verirler ya da yeni bir krallık, ulus veya inanç sistemi
> kurarlar. Ama bu her zaman öyle kolay olmaz. Öncelikle bu lütfu
> keşfetmek zordur ve çaba ister. Bu çabanın mutlaka gösterilmesi
> gerekir, çünkü yaşadığımız ölüm ve yeniden doğuş sürecinin anlamı
> burada yatar. Joseph Campbell bu aşamayı yolculuğun en zor noktası
> olarak tanımlamış, "yeraltından yeryüzüne çıkabilir ama lütfu
> keşfedememiş olabilirsiniz" demiştir. O nedenle bunu keşfetmek başlı
> başına zorlu bir görevdir, çünkü keşfedilmediği takdirde buna ilişkin
> çağrılar gelmeye devam edecektir. Bu lütfu keşfetmenin zorluğunun yanı
> sıra keşfettiğimizde uygulamakta da zorluk yaşayabiliriz.Yeni düşünce
> ve farkındalıklarımız her zaman kabul görmeyebilir, biz bu yolculukla
> içinde bulunduğumuz toplumumuzun sindirebileceğinden öte bir noktaya
> varmış da olabiliriz. Bu noktada geri adım atmamak ve yolculuğun
> gereğini yerine getirmek önemlidir.

> Tarihteki büyük adamların hiç birisi geri adım atmadıkları için büyük
> adam olabilmişlerdir. Aslında biz bu lütufla doğarız, yani fiziksel
> doğum zaten bir lütuftur. Her birimizin dünyaya gelişinin bir nedeni
> ve yerine getirmesi gereken bir görevi vardır, ama bunu keşfedebilmek
> için defalarca ölüp yeniden doğmamız gerekir.

> Doğala Özdeş Sanal Alem: Joseph Campbell'in Heros Journey / Kahramanın
Nefes Terapisti
Gülin SARIYİĞİT
Tel : 0 532 665 4 15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder